bilim

Fermi Paradoksu | Çözüm 7: Hayvanat Bahçesi Senaryosu (Stephen Webb)

 

Fermi Paradoksu | Çözüm 7: Hayvanat Bahçesi Senaryosu

 
Yazan: Stephen Webb
Orijinal adı: Zoo scenario, 2002
 

Biri hayvanat bahçesinde olan biteni anlattı bana.
İnanıyorum, inanıyorum gerçek olduğuna.

-Paul Simon, Hayvanat Bahçesinde

 

Hayvanat bahçesi senaryosu83 Fermi paradoksunun bir çözümü olarak 1973’te John Ball tarafından önerilmiştir. Ball bunu aslında “hayvanat bahçesi hipotezi” olarak isimlendirmiştir; aşağıda bazıları açıklanan bu fikrin çeşitlemeleri de “hipotez” şeklinde isimlendirilmektedir ve literatürde bu şekilde geçer. Ben bunları senaryo olarak isimlendirmeyi tercih ediyorum, çünkü bilimsel bir hipotez genel olarak test edilebilecek şekilde oluşturulmuş spekülasyonlar anlamı içerir. Ball’un spekülasyonu, göreceğimiz gibi, temel şekliyle test edilebilir değildir. Bu, hayvanat bahçesi senaryosunun doğru olmadığı, mantıksız olduğu veya herhangi diğer açıklamadan daha olasılık dışı olduğu anlamına gelmez. Ball’un spekülasyonundan çok daha olasılık dışı olan bazı fikirlerle halihazırda karşılaştık. Sorun, bu fikrin kolayca yanlışlanabilir olmamasıdır.

Ball, DDU’ların {Dünya Dışı Uygarlık} yaygın olduğunu, birçok teknolojik uygarlığın durgunlaştığını veya çöküşle karşı karşıya kaldığını ancak bazılarının da teknolojik seviyelerini zaman içerisinde ilerleteceklerini ileri sürmüştür. Yeryüzü uygarlıkları ile benzerlik kurarak, yalnızca teknolojik açıdan en gelişmiş uygarlıkları göz önünde bulundurmamız gerektiği sonucuna ulaşmıştır. Daha az gelişkin olanlar yok edileceği, evcilleştirileceği veya asimile edileceği için evrenin kontrolü84 bir bakıma tamamen bu DDU’ların elinde olacaktır.

Bu durumda önemli olan soru şu olur: Yüksek derecede gelişkin DDU’lar hükümlerini ne şekilde kurmayı tercih edecektir? Ball, insanlığın, diğer türler doğal bir şekilde gelişebilsin diye, yaban alanlar, doğal yaşamı koruma alanları ve hayvanat bahçeleri olurmak gibi doğal çevre üzerinde kurduğu hükme benzetmeyle, Yeryüzü’nün, DDU’lar tarafından bizim için yaban alan olarak belirlenmiş bir bölgede olduğunu ileri sürer. Onlarla aramızda herhangi bir etkileşim olmamasının nedeni, bizim tarafımızdan bulunmak istememeleri – ve onları bulamamamızı garantileyecek teknolojik yetilere sahip olmalarıdır. Hayvanat bahçesi senaryosu, gelişmiş DDU’ların bizi yalnızca gözlemlediği fikrini içermektedir. (Bu fikrin çeşitlemeleri bu denli ilginç değildir; örneğin, laboratuvar senaryosu bizi laboratuvar deneylerinin nesneleri olarak görür.)

Bu genel fikir, bilim kurguda Ball’un yayınından önceki uzun bir geçmişe sahiptir. Örneğin, Uzay Yolu‘nda, Federasyon’un bir gezegenin doğal gelişimine müdahale etmemesi gerektiğini belirten bir “İlk Emir” bulunur. (Bu emir, elbette yazarlar kurgu üretmek zorunda oldukları için, uyulmaktan çok ihlal edilmiştir.) Ve bundan daha önce, John Campbell’in güçlü fakat aşırı derecede idealist editörlüğündeki85 1950’li yılların önde gelen BK dergisi Astounding‘de, karantina altındaki Yeryüzü metaforu –hem DDU’ların bizi koruması, hem de, daha sık olarak, insanlığın onlar için bir tehdit oluşturması şeklinde– kullanılmıştır. Ayrıca hayvanat bahçesi senaryosunun tohumlarının Tsiolkovsky’nin paradoksa önerdiği çözüm olan, DDU’ların Yeryüzü’nü insanlığın mükemmelliğe ulaşacak şekilde evrimleşmesi için ayırmış olmaları fikrinde bulunduğu da iddia edilebilir.

Uçan dairelere inanan kişiler, inançlarını meşrulaştırıyor olduğunu düşünerek hayvanat bahçesi senaryosu taraftarı olma eğilimdedir. Oysa hayvanat bahçesi senaryosu uçan daireler veya üstün teknolojinin hiçbir türden tezahürü ile karşılaşmamamız gerektiğini özellikle öngörür. Eğer uçan daireler birer uzay gemisi iseler, hayvanat bahçesi senaryosu doğru olamaz. (James Deardoff, Ball’un fikrinin uçan daire gözlemleri ile uyumlu, sızıntılı ambargo olarak isimlendirilen bir çeşidini önermiştir. Bu fikir, gelişkin ve iyicil DDU’ların insanlık ile resmi temas kurulmasına ambargo koydukları şeklindedir. Ancak bu, topyekûn bir ambargo değildir: Uzaylılar, hikâyelerinin bilim insanları ve devletler için inandırıcı olmayacağı halktan kişilerle temasa geçer. Zira, uzaylılar, en sonunda kendilerini açığa çıkardıklarında neden olacakları şoka bizi yavaşça hazırlamak86 istemektedir. Deardoff’un önerisi –tekrar, yanlış olmak zorunda olmamasına rağmen– o kadar bilim dışıdır ki, muhtemelen “senaryo” terimini dahi kullanmamak gerekir.)

Hayvanat bahçesi senaryosu çeşitli nedenlerle eleştirilmektedir. Benim için ciddi dezavantajlarından biri, bizi hiçbir yere götürmemesidir: Test edilebilir bir hipotez değildir. İyi bir hipotez, kendisinin doğrulanmasını veya yanlışlanmasını sağlayacak gözlem fikirleri ve aynı zamanda da yeni hipotezlerin üretilmesini sağlar. Bu spekülasyonun doğruluğunun test edilmesini sağlayacak herhangi bir gözlem türü düşünmek güçtür. Tek öngörüsü, DDU’ları bulamayacağımız şeklindedir, ancak onları bulamamak, pek de başlangıç önermesinin doğrulandığı anlamına gelmez. Ne kadar fazla ararsak arayalım, ne kadar ayrıntılı araştırmalar gerçekleştirirsek gerçekleştirelim, DDU’ların yokluğunun basitçe bizim tarafımızdan bulunmak istememeleri ile açıklayan bir yaklaşımda tatmin edici olmayan bir taraf bulunmaktadır. (Ben de bahçemdeki perilerle ilgili gözlemsel kanıtların olmamasını, perilerin birileri baktığı anda görünmez olmaları ile açıklayabilirim. Bu, bilimsel bir bakış açısından bakıldığında, perilerin var olup olmamasından bağımsız olarak, yetersiz bir açıklamadır.)

Diğerleri ise senaryoyu insan-merkezli olduğu gerekçesiyle eleştirmektedir. Bir DDU’nun bizimki gibi bir türle ilgilenmesinin nedeni ne olabilir? (Elbette, yunuslarla veya maymunlarla veya arılarla değil de, bizimle ilgilendiklerini varsayarsak…) Uzaylı zihinlerinin neyi eğlendirici bulabileceği ile ilgili hiçbir fikrimiz olmadığından, Yeryüzü’nün –her nedense– bir milli parkın galaktik eşdeğeri şeklinde ayrılmış olduğu olasılığını sanırım göz ardı edemeyiz. Bununla birlikte, hayvanat bahçesi senaryosunun bir diğer zayıf noktası neden uzaylıların Yeryüzü’nü karmaşık yaşam biçimleri ortaya çıkmadan çok önce kolonileştirmemiş olmalarını da açıklayamamasıdır: Senaryo, etik açıdan gelişkin DDU’ların Yeryüzü’nde zeki yaşamın varlığını keşfetmeleri üzerine takındıkları tavrı açıklıyor olabilir, ancak eğer yalnızca ilkel tek hücreli organizmalar söz konusu olsaydı, aynı tavrın benimseneceği ileri sürülebilir miydi?

Daha ciddi bir eleştiri ise, ambargonun delinmesi için tek DDU’nun, olgunluğa erişmemiş yalnızca bir uygarlığın parmaklarını kafesin demirleri arasından Yeryüzü’nden görebileceğimiz şekilde uzatmasının yeterli olacağıdır. Dahası, galakside neden onlara ait herhangi bir kanıt göremiyor olduğumuzu açıklamayı da başaramamaktadır. Buradaki öneri, akıllı yaşamın yaygın olduğu şeklindedir, öyleyse onlara ait astro-mühendislik projelerini neden göremiyoruz? İletişimleri nerede? Yeryüzü’nü gelişimlerden uzak tutmaları bir şeydir, ancak tüm etkinliklerini bizim için durdurmaları tamamen ayrı bir şey.

Son olarak, senaryo, uzaylı zekâların güdülenmelerine dayanan tüm Fermi paradoksu çözümlerinin ortak şekilde mustarip olduğu şeyden mustariptir. Bize, tüm DDU’ların, her zaman, aynı şekilde davranacağını varsayar.

Bu fikrin, yasaklama senaryosu olarak bilinen genişletilmiş bir versiyonu ile Ball’un fikri daha genel bir hale getirilmeye ve bazı zayıf noktaları giderilmeye çalışılmıştır.

 

Notlar:

83Hayvanat bahçesi senaryosu: Amerikalı astronom John Allen Ball (1935-) Fermi paradoksu üzerine yoğun çalışmalar gerçekleştirmiştir. Hayvanat bahçesi hipotezi için bakınız, Ball (1973). geri=>

84evrenin kontrolü: Hair (2011), eğer Galakside halihazırda var olan en eski uygarlık, bir sonraki en eski uygarlıktan yüz milyon yıl “önce başlamış” ise, bu uygarlığın, daha genç uygarlıklar üzerinde, onların gelişimlerini belirleyen bir hegemonya kurmuş olabileceğini ve bu durumda da, modifiye edilmiş bir hayvanat bahçesi senaryosunun Fermi parakdosunu açıklama konusunda cazip bir hale gelebileceğini ileri sürer. Hayvanat bahçesi senayorsunun gerçekleşebileceği türden bir hegemonyanın kurulabilmesi ile ilgili eleştiri için bakınız, Forgan (2011). geri=>

85John Campbell’in {…} editörlüğündeki: Asimov’un ünlü “yalnızca insanlar”dan oluşan galaksisi, Campbell’in, uzaylılara karşı insanların daima galip gelmesi gerektiği şeklindeki ısrarına bir tepkiydi. Asimov, insan uygarlığının karşılaşabileceğimiz herhangi bir dünya dışı uygarlıktan daha az gelişmiş olacağı fikrindeydi ve ilkel Yeryüzü teknolojisinin üstün yabancı teknolojine karşı zafer kazandığı hikâyeler yazma konusunda gönülsüzdü (bakınız, Asimov 1979). Diğer taraftan, hikâyelerini Campbell’a satabilmek de istiyordu. Bu nedenle potansiyel çatışma kaynağını eledi ve Vakıf üçlemesinde, yalnızca insanları içeren bir Galaksi’yi tasvir etti. Eğer Fermi paradoksu yalnız olduğumuz anlamına geliyorsa, belki Asimov’un isteksizce yarattığı imparatorluğun bir benzeri ile gelecekte karşılaiabiliriz. geri=>

86bizi yavaşça hazırlamak: Sızıntılı ambargo hipotezi, emekli bir atmosfer fizikçisi olan James Warner Deardorff (1928-2014) tarafından ileri sürülmüştür; önerinin ayrıntıları için bakınız, Deardorff (1986, 1987). Deardorff bilimsel bir geçmişe sahip olmasına rağmen, kendisine ait sızıntılı ambargo hipotezi bilimsel değildir. Deardorff’un hipotezini eleştirel bir örnek olarak kullanan bilimsel yöntem hakkında güzel bir tanıtımın için bakınız, Carey (1997). geri=>

 

Kaynaklar:

Asimov I (1979) In memory yet dreen. Doubleday, New York

Ball JA (1973) The zoo hypothesis. Icarus 19:347–349

Carey SS (1997) A beginner’s guide to scientific method. Wadsworth, Stamford

Forgan DH, Nichol RC (2011) A failure of serendipity: the square kilometre array will struggle to eavesdrop on human-like ETI. Int J Astrobiol 10:77–81

Hair TW (2011) Temporal dispersion of the emergence of intelligence: an inter-arrival time analysis. Int J Astrobiol 10:131–135

 

-oOo-