film

Suicide Squad: Gerçek kötüler Scooby Dooby’lere karşı

Suicide Squad, Superman ve Batman’in de dahil olduğu DC evreninde geçen, 2016 yapımı bir film. Filmin öne çıkan noktaları arasında, iç tutarsızlığı, zayıf senaryosu, sıkıcı karakterleri, uyduruk esprileri ve Margot Robbie’nın kıçı bulunuyor. Süper kahraman, veya on beş dakika içinde süper kahramana dönüşen süper kötü filmlerinin en çok önemsediği hedef kitlenin çocuk yaşta olduğunu anlıyorum, ancak hiçbir şey, kendi yarattığı dünya içinde bile tutarsız senaryoların ve karakterlerin bahanesi olmamalı.
 
20161123_suicide_squad_fig01

Fig.1. Filmin boyama kitabı da mevcut

Süper kahraman filmlerinin, bazı tekil örnekleri hariç, giderek daha kötü hale gelmesinin önemli nedenleri arasında, kendi yarattıkları abartının payı olduğunu teslim etmek gerek. Karakterler ve olaylar, giderek daha epik ölçülere tırmanmak yerine, daha basit bir yol olan abartıyı seçerek bunların seyirci için normalleşmesine ve heyecan verici bulunmamasına neden oluyor. Örneğin film boyunca ortalama yarım saatte bir gerçekleşen helikopter kazalarından elini kolunu sallayarak çıkan karakterlerin, bir vadede izleyende, dişini fırçalamanın yaratacağı kadar heyecan yaratmasını beklemek aşırı olmayacaktır.
 
Milyar dolarlık bir sektörün karakterlerinin ortak süper güçlerinin “ölümsüzlük” olması, izleyicideki umursama duygusunun en büyük düşmanı. Çatışmaya giren kahramana bir şey olup olmayacağını düşünmek yerine, çatışmadan kaç takla atarak çıkacağını düşünür haldeyiz. Öyle ki, eski hallerinden kat kat süper olan süper kahramanların yanında, bu filmlerdeki “normal” insanlar dahi yorulmak, acıkmak, yaralanmak bilmiyor. En basit mermi yarasının dahi iyileşmesinin aylar sürmesi ve kalıcı hasar bırakması şöyle dursun, çatışmanın ortasında kendi kendisine açık kalp ameliyatı yapıp, ortamdan perendeler atarak uzaklaşmayan karakterleri adamdan saymıyoruz.
 
Elbette özellikle fantezi ve bilimkurgu filmlerinin elindeki en büyük kozlardan biri, belli ölçülerde kendi kurallarını koyabilmek olmalı; ancak kendi koydukları kuralları dahi dikkate almayan senaryoları ancak uyduruk olarak niteleyebiliriz.
 
Suicide Squad da böyle bir film. Fanları için, karakterleri veya aşina oldukları olayları, büyük ekranda, sağır eden ses ve parlak renklerle izlemek ilgi çekici olabilir ancak güzel bir film izlemeye çalışan seyirci için, kısa anlar haricinde, akıl dışılıktan kaynaklanan konsantrasyon bozukluğunun önüne geçmek neredeyse imkânsız.
 
Bu nedenle, bu filmi izlemek yerine, belki çizgi romanları okumayı veya verimli bir zaman geçirmek için yemek yapmayı, internette “en x bilmemkaç y” listelerini okumayı veya gün içinde iki küsur saat uyumayı tercih edebilirsiniz. Yok ille de bu filmi izleyip, senaryodaki delikleri bindoküzyüz bilmemkaçta çıkan, bilmemne serisinin 34x. cildinde yazan bir replik ile mantıklı hale getirmeye çalışmak için vaktiniz ve enerjiniz varsa, lütfen çekinmeyin. En azından insan içinde geçirdiğiniz süreyi azaltarak geri kalanlar için bir iyilik yapmış olursunuz.
 
Her zamanki gibi yazının geri kalan kısmında film hakkında önemli spoiler’lar bulunuyor. Eğer filmi izlemeyi düşünüyorsanız, okumamanızı tavsiye ederim.
 
 
 

—SPOILER—

 
 
 

Filmin ana motorunu, filmdeki karakterlerden biri olan hükümet görevlisi Amanda Waller’ın sözleri oldukça net bir şekilde açıklıyor:

– Superman’de şansımız yaver gitti. Ahlaki değerleri bizimkiyle aynıydı. Bir sonraki Superman’in öyle olmayabilir.
– Ateşle oynuyorsun Amanda.
– Ateşe ateşle karşılık veriyorum.
– Yine şu “Task Force X” projeni önermeyeceksin değil mi?
– Evet. Ve bu sefer dinleyeceksiniz.

Man of Steel ve Batman v Superman filmlerini izlediyseniz, ilk filmde Metropolis’in yarısı, ikincide de kalan yarısının tahrip edilişine şahit olmuş kişiler olarak, Amanda’nın kaygısının oldukça yerinde olduğunu siz de kabul edersiniz. Ama burada Superman’den bahsediyoruz. Süper kahramanlar içerisinde güçlerinin sayısı ve seviyesi nedeniyle herhalde en sıkıcı kahraman. Petrol platformu taşıyacak kadar güçlü, jetleri geçecek kadar hızlı, gözünden lazer fışkırıyor. Elbette, Superman ile de başa çıkmak için yöntemler var, örneğin kriptonit, karşısına iki Superman çıkarmak, kriptonit, sevdiği kişiler, kriptonit ve kriptonit. Peki Task Force X adlı grup, bu iş için uygun mu? Eğer uygunsalar bile, bu azılı katilleri hapishaneden çıkarmaya değer mi? İşte filmin bu sorulara verdiği cevap, devasa birer HAYIR. “Hayır, ama 765 milyon dolar için neden olmasın?”
 
20161123_suicide_squad_fig02

Fig.2. General Zod’a kahvaltı olarak bunları verirsek belki dünyayı yok etmekten vazgeçer

Task Force X, yalnızca onu yöneten Waller için anlamlı olabilir. Waller kadar hırslı birinin, kişisel süper ordusunu yaratmaya çalışıyor olması gayet akla yatkın. Ayrıca Enchantress’in, Task Force X’in kurulup kurulmayacağına karar verilecek toplantıda ortadan kaybolup beş saniye sonra Tehran’a ait gizli savunma belgeleri ile geri dönmüş olmasının da generaller üzerinde etkili olması elbette normal. Ancak neden “önümüzdeki 6 dakika içinde dünyadaki her ülke için aynısını alalım, birer tane de amerikano, sade, teşekkürler.” denmediğinin herhangi bir açıklaması mevcut değil. Her şeyin bir zamanı mı var yani?
 
20161123_suicide_squad_fig03

Fig.3. “Enchantress çok iyi. Bizi işsiz bırakacak kadar iyi. Hmm.”

Ayrıca, süper suçlulardan bir tanesinin gerçekten hükümet için faydalı bir tarafının bulunuyor olması, otomatik olarak tamamının kullanılması gerektiği izlenimini neden yaratıyor, bunu da bilemiyoruz. Ama bunu daha iyi anlamak için, “bir sonraki Superman ile başa çıkmak” hedefini de aklımızda tutarak, her süper kahraman filminden alışık olduğumuz şekilde üzerimize yağan tanrısal makinalar olmadan, Superman gibi bir karaktere karşı saniyenin hangi kesri boyunca dayanabileceklerini anlamak için bu süper suçlulara bir göz atalım.
 
20161123_suicide_squad_fig04

Fig.4. Kahramanların zayıf noktaları sırasıyla, dayak, elektroşok, elektroşok ve sakinleştirici. Ama bunlar benim de zayıf noktalarım. Yoksa…

İlk karakterimiz, Floyd Lawton, namı diğer Deadshot. Çok yetenekli bir suikastçı; öyle ki şu ana kadar hiç ıskalamamış. Merak etmeyin filmde ıskalıyor. Aynı zamanda her süper suçlu gibi yetenekli bir dövüşçü. Elbette zayıf tarafları da var, örneğin kafasına veya kalbine isabet edecek bir mermi, yakınında patlayacak bir el bombası veya mevsimsel grip gibi. Ama şaka bir tarafa, %100 isabet oranı olan bir adamın yeri nasıl doldurulabilir? %25 isabet oranı olan 4 kişiyle mi? Saçmalamayın. Süper kahraman olmayan herkesin isabet oranının %0 olduğunu hepimiz biliyoruz.
 
20161123_suicide_squad_fig05

Fig.5. Kurşun işlemeyen kişilere kurşun işlemediğini biliyor muydunuz?

Elbette, “tek ve çok zor atış yapılması gereken durumlarda” Deadshot’unki gibi yetenek, diğerleri ile kıyaslanamayacak gibi görünüyor olabilir, ancak film boyunca keskin nişancılara yaylım ateşi yaptıran bir film için pek de geçerli bir karşı çıkış olmaz. Hatta, senaristler de aynı konudan rahatsız olmuş olsalar gerek, çünkü, filmin sonuna ite kaka, bir “imkânsız atış” yerleştirmişler. O imkânsız atışı, dakikada 5500 defa yapabilen (yani atışa bomba kısmı da dahil olmak üzere) silahlar olduğunu düşününce, Task Force X daha da anlamsızlaşıyor. Anlamlı hale gelmesi için ayrıca, kahramanların sıçrayarak rahatlıkla kaçabildikleri saldırılara karşın, helikopterlerin, elektrikli ışığa giden sinekler gibi gökyüzünden döküldüğü bolca sahne tabii ki mevcut.
 
20161123_suicide_squad_fig06

Fig.6. İmkânsız atış yoktur, düşük RPM vardır

Tabii, silah mermilerinin Superman ve muadilleri üzerinden sektiği düşünüldüğünde, Deadshot’ın kendi kendisini zımbalama ihtimalinin daha yüksek olduğu da kolayca hesaplanabilir. Deadshot’un, Superman karşısında olası dayanma süresi, elinizde tuttuğunuz bir üzümü tanesini sıkarak ezmeniz kadar, belki biraz daha kısa. Task Force X’e dahil etmemeyi öneriyorum. Onun yerine 30 kişilik özel bir birlik ile, %100’ü, %2500’e çıkaralım. Teşekkürler.
 
20161123_suicide_squad_fig07

Fig.7. Karşılaştırınız: Solda: Deadshot. Sağda: Kötü adamlar

İkinci sırada, Harley Quinn var. Arkham tımarhanesinde görevli bir psikiyatrist olan Harleen Quinzell, Joker’e doktor olarak atanır. Bir süre sonra ona âşık olarak, akıl hastanesinden kaçmasına yardım eder. Karşılığında da Joker tarafından öncelikle elektroşok uygulanır, daha sonra da izbe bir kimya fabrikasında belli ki içinde yüzen kişilere dövüş, silah kullanma ve kötü espriler yapma yeteneği kazandıran bir çamaşır suyu tankının içine yuvarlanır; böylece meşhur, sakız gibi beyaz Harley Quinn doğmuş olur.
 
20161123_suicide_squad_fig08

Fig.8. Dövüşmeyi bilmiyorsanız üzülmeyin! Bol bol çamaşır suyu için

Harley Quinn’in beyazlayan cildi, süslü tabancası ile beysbol sopası ve oldukça kısa şortunun, Superman gibi birine karşı nasıl bir saldırı gücü oluşturduğunu bilemiyoruz. Kötü esprileriyle karşısındakinin ruhunu boğuyor olabilir. Aslına bakarsanız, kötü de olsa öyle çok espri filan yapıyor da değil; pek hazırcevap da sayılmaz. Belki normal bir çatışmada, yarı çıplak olduğu için karşı tarafı şaşırtmak için kullanılabilir, gerçekten bilemiyorum.
 
20161123_suicide_squad_fig09

Fig.9. Margot Robbie’nin oyunculuğu, filmi izleyen her erkek tarafından en az bir kez takdir ediliyor

Temel olarak elimizde kavga etmesini ve silah kullanmasını bilen ancak, her ne kadar filmde “keçileri kaçırmış bir süper suçlu” yerine söylediği ve yaptığı her şeyin akla gayet yatkın olduğu, ama en azından daha özenli bir senaristin elinde, “sağı solu belli olmayacak” birine dönüşebilecek, sıradan biri var. Elbette, senaryo gereği sahip olduğu “ölümsüzlük” gücünü saymazsak. Belki Superman gücündeki biri Harley Quinn’i kelimenin gerçek anlamı ile sıkıp suyunu çıkarıp içerek bu güce sahip olabilir, kim bilir?
 
20161123_suicide_squad_fig10

Fig.10. Kurşun geçirmez yelek yerine, senaryo geçirmez maskara kostümü daha mantıklı

Öyle ise, Harley Quinn yerine de, taşınabilir havan topu gibi daha etkili silahlar kullanabilen, fanatik bir özel birlik üyesi komando kullanmayı öneriyorum. Ve, hayır, komando ortalıkta tangayla dolaşmayacak. Ayrıca, yırtık tişört yerine de kurşun geçirmez yelek daha uygun olabilir. Öyle ise, Harley Quinn de kalsın.
 
Üçüncü sıradaki “süper” suçlumuz, Kaptan Bumerang. Filmi izlemeyenleriniz için belirtmeye ihtiyaç duyuyorum, hayır, yanlış okumuyorsunuz. Kaptan Bumerang. Kendisi, çok iyi bumerang fırlatan, alkolik, “pembe tekboynuz fetişisti” olan (ki bu neden oyuncak tekboynuzun renginin atmış olduğunu sanırım açıklıyor) bir banka soyguncusu. Hayır, bumerangının herhangi bir büyülü gücü yok. Hayır, bumerangı ışık hızında filan gitmiyor. Bildiğiniz bumerang. Kaptan Bumerang’ın süper gücü, herhangi bir filme dahil olabilmiş olması.
 
20161123_suicide_squad_fig11

Fig.11. Kaptan Bumerang süper güçleri olan birine hayretler içinde bakarken

Aslında filmin sonundaki, filmin süper kötüsü halihazırda yenildikten sonra gördüğümüz için, “gereksiz atraksiyon” diyebileceğimiz yavaş çekimde bombayı fırlatıp, havada ateş edip patlatma sahnesinde, bekleneceği üzere, bombayı fırlatan kişi olabilirdi. Ama hayır. Herhalde, filmde tanıtılma ihtiyacı dahi duyulmamış ve ortaya çıktıktan birkaç dakika sonra telef olan Slipknot gibi bu karakteri de harcamayı düşünüp sonradan unuttular; kim bilir. Bu bir halta yaramayan tipi de ekipten çıkaralım diyorum.
 
20161123_suicide_squad_fig12

Fig.12. Film, Kaptan Bumerang karakteriyle süper suçlu tanımında bir sığır açıyor: Bakın, ne kadar da tehlikeli

Dördüncü sıradaki süperimiz, “Katil Kertenkele”. Geriye doğru evrimleşme nedeniyle, antropomorfik formda, ancak aynı zamanda kertenkele gibi de görünen, amfibiyan, oldukça da güçlü görünen biri. Aslında en azından bu canavarı belki gerçekten ekibe dahil edebiliriz. Şok tabancası ile vurulduğunda, normal bir insan gibi köpürerek kıvranıyor ama nasıl olsa kötü adamlar şok tabancası taşımıyorlar. Tabii, karşımıza her zaman elektriği kontrol edebilen birileri çıkabilir ama öyle olmayan durumlarda belki bir işe yarar.
 
20161123_suicide_squad_fig13

Fig.13. “Elektrik mi? Hiç duymadım”

Filmde, su altına yerleştirilecek bir bombayı, birkaç dalgıç ile beraber yerine ulaştırma görevini üstleniyor, ancak bombayı yine de, kendi hayatı pahasına bir dalgıcın patlattığını görüyoruz. Katil Kertenkele, bombadan etkilenmiyorsa, dalgıca yazık olmuş diyebiliriz. Belki bu yeteneği bilinmiyordur; sonuçta böyle bir karakter hangi bilim insanının veya bilimsel anlamada askeri bir yetkilinin ilgisini çeker ki? Araştırmamış olmalar gayet doğal. Ancak, bombayı dalgıçlar patlattıysa, Katil Kertenkele’nin “Ben su altında yaşıyorum, siz turistsiniz, arf arf” demesini ancak kendini beğenmişliğine verebiliriz ki yılan derisi çanta gibi suratını “çok güzel” bulduğunu daha önceden zaten belirtiyor. Aferin Kertenkele, meşgul taklidi yaparak hiçbir halta yaramamayı başardın.
 
20161123_suicide_squad_fig14

Fig.14. “Silahlarımız işlemiyor” no. 1

Ama bir saniye, filmin sonundaki atışı kim yapacak? Belki, tüm süper kahraman filmlerinde mümkün olan hiçbir kullanım alanı olmadığı defalarca kanıtlanmış olmasına rağmen, savaş uçaklarını kullanabiliriz. Hatta, Enchantress’in erkek kardeşi için de ağır bombardıman uçaklarını kullanalım derim. Bu ihtimal içimi rahatlattı. Birden dünya yok olacak sandımdı. Kertenkeleyi de salalım gitsin. Yazık.
 
Ayrıca, buradan edindiğiniz izlenim de doğru: Filmdeki iki süper kötüyü yenmek için kahramanlarımız iki bomba kullanıyor. Bu kadar basit. Daha güçsüz olan kötüler için, beysbol sopaları yeterli olduğuna göre, bu süper kötülerin ABD’de zaten pek şansları yok. Satırlı, elektrikli testereli ve pompalı tüfekli hassas vatandaşları herhalde evlerinde zor tutmuşlar. Tutmayın; bırakın vatandaşlar hassasiyetlerini yaşasınlar.
 
Dördüncü sıradaki karakterimiz El Diablo, ateşi kontrol edebilen, tövbe etmiş bir mafya babası. Aslında bu tanımlama pek yeterli olmadı; kendisi yürüyen lav silahı denebilir. Veya, aslında, tam olarak, Diablo oyunundaki Diablo diyebiliriz. Ancak, El Diablo geçmişinde gücüne ve öfkesine hâkim olamayarak, ailesinin ölümüne neden olmuş, bu nedenle de güçlerini kullanmamaya yeminli.
 
20161123_suicide_squad_fig15

Fig.15. Blizzard’a ait ürün yerleştirmesi

Karakterin o kadar güçlü bir iradesi var ki, yeminini bozması için tam 17 saniye boyunca ARALIKSIZ ısrar etmek zorunda kalıyorlar. Bir süper kahraman filminde bu kadar derin karakterler ile karşılaşmak hayret verici. Süper kötülerden birini, yumruklaya yumruklaya altında bombanın patlayacağı yere getiriyor ve kendi hayatı pahasına ona engel oluyor. Harcanabilir karakter no. 2.
 
Aslında düşünüyorum da, film yalnızca bu karakterin üzerine kurulmuş olsaydı, geçmişini, çelişkilerini, acılarını ve (hem duygusal hem fiziksel) dönüşümünü tatmin edici bir şekilde izleyebilirdik. Ailesinin ölümüne neden olan lanet, sayısız ailenin hayatını kurtarırken, karakter de bencilliğinden sıyrılıp, kendisini insanlık için feda ederek, son ve gerçek bir eylem ile, dışarıdan Şeytan’in tezahürü gibi görünmesine rağmen, insanların vicdanında Zümrüdüanka kuşu gibi kendi küllerinden doğarak yok olabilirdi. Tabii film de 10.000 dolarlık hasılatı ile sinema tarihine geçerdi. Geçelim.
 
20161123_suicide_squad_fig16

Fig.16. Bu karakterin kendi filmi olmamasına biz de hayret ettik

Ekibin son üyesi ise, FRP oyunlarında, tüm macera boyunca sırf o dandik kılıç, damage +1 daha alsın diye oyun boyunca eşek yüküyle altın bayılıp, oyunun sonunda tüm kötülüklerin arkasında olduğunu keşfedip keyifle bıçakladığınız ama üzerinden binlerce altın yerine, yalnızca +10 HP veren bir uyduruk kolye çıkarak, ölümünde bir kez daha hepimizi uyuz etmeyi başaran; sizin de sinirden, belki para eder diye kalbini söküp, cesedini yakıp, kavanoza doldurduğunuz o NPC işte bu: Enchantress. Dayak yemesi gereken belki de başından beri hikâyeyi son gece yazan DM’di…
 
20161123_suicide_squad_fig17

Fig.17. Filmin ihtiyacı olan gerçek kahraman: Balta tutabilen herhangi biri

Bu maceranın yaşanmasından binlerce yıl sonra, arkeolojik bir araştırma sırasında kavanozu bulduğu gibi çevirip kıran özenli arkeolog June Moon, Enchantress’in ruhunu serbest kalmasına ve içine girmesine neden oluyor. Ancak Enchantress’in zayıf noktası, kendi kalbini bulmayı becerememiş olması. Kalbi Waller tarafından, yalnızca kendi parmak iziyle çalışan, Enchantress yaklaştığı anda patlayacak bir kutuya yerleştirilmiş. Bu nedenle, ışık hızıyla hareket edebildiği halde Waller’ın elini koparıp, yakınındaki kişilerden birini kaçırdığı 7.000 kişiyi öldürmekle tehdit ederek kendi kalbini geri almayı akıl edemeyen Enchantress, içinde kardeşinin küllerinin bulunduğu ortalık yerde duran kavanozu ele geçirerek (convention’daki diğer gurubun hikâyesi), kardeşinin gücü sayesinde serbest kalıyor ve insanları camgöbeği renkteki akılsız yumuş yumuş kölelerine çevirmeye başlıyor. Enchantress’i bu nedenle zaten ekibe dahil edemiyoruz. Ancak neyse ki kendisi, Superman gibi yumruk atıp sırtınızdan çıkaracak kadar güçlü değil. Süper gücü olmayan kahramanlar kendisiyle yumruk dövüşüne girebiliyor.
 

Bu süper kötüden her gün binlerce var

Ayrıca, ekibin lideri ve Moon’un sevgilis Rick Flag ve büyülü bir kılıcı olan Katana da, ekibe Waller tarafından dahil ediliyor. Katana’nın hikâyeye tek katkısı, onun kılıcını Harley Quinn’nun kullanarak Enchantress’in kalbini çalması. *Göz kırp, göz kırp*
Bu listeden sonra, özet olarak, Task Force X ekibini, Katana’nın kendisi değil ama kılıcı, bolca asker, birkaç savaş uçağı ve mümkün olan en fazla sayıda makinalı top ile oluşturmayı öneriyorum. Üstelik bu şekilde hiçbir psikopatı serbest bırakmamız da gerekmiyor.
 

Sinema tarihinin en hazırcevap karakteri

Filmin özeti ise şu şekilde: Waller, Task Force X tanıtımını yaparken Enchantress kaçar. Erkek kardeşini serbest bırakır ve dünyayı yok etme makinası inşa etmeye başlar. Bu sırada yarattığı jenerik askerler yüzünden Waller şehirde tutsak kalır. Task Force X toplanır; boyunlarına itaatsizlik durumunda patlatılacak birer mini bomba enjekte edilir. Kimi kurtaracaklarını bilmeden şehre giderler. Helikopterleri düşer ama içinden sağ olarak çıkarlar. Waller’ı kurtarırlar. Kurtarma sırasında Waller’ın helikopteri düşer ama Waller içinden sağ olarak çıkar.
 
20161123_suicide_squad_fig18

Fig.18. İstatistiklere göre helikopter kazalarının dünyanın en güvenli yeri olduğunu biliyor muydunuz?

Bu sırada Joker çaldığı helikopter ile, Harley Quinn’i kurtarmak için gelir. Harley Quinn, boynundaki bombayı etkisiz hale getiren Joker ile kaçar. Helikopterleri düşer ama Harley Quinn de, Joker de sağ olarak çıkarlar. Bu kadar çok helikopter kazasına şahit olan Flag, Task Force X’i serbest bırakır. Ancak süper kötüler çoktan bir aile gibi hissetmeye başlamıştır bile ve Waller’ı olmasa da Moon’u kurtarmaya karar verirler. Enchantress’in erkek kardeşini bir bomba ile, Enchantress’i, Katana’nın kılıcı ile ve dünyayı yok etme makinasını da başka bir bomba ile patlatırlar. Enchantress’in kalbini ezerler ve June Moon kara büyüden kurtulur.
 
20161123_suicide_squad_fig19

Fig. 19. “Silahlarımız işlemiyor!” no. 2

Bu tuhaf senaryodan geriye kalan sorular ise, Harley Quinn’in neden çamaşır suyuna düştüğü için yenilmez olduğu, neden son atışı Kaptan Bumerang’ın atmadığı, Katil Kertenkele’nin bombayı patlatması için neden başkasını feda ettiği, neden Katana’nın kılıcını Harley Quinn’in kullanarak Enchantress’i yendiği, neden helikopter kazalarının bu kadar güvenli olduğu ve neden, en azından, Kaptan Bumerang bıçaklandığında hayatını oyuncak tekboynuzunun değil de bir tomar paranın kurtardığı.
 
Çünkü aside düşüp yenilmez olan bir sürü süper kahraman hikâyesi var, çünkü Katil Kertenkele harcanabilir karakter no. 3 değil; çünkü Katana yerine, Harley Quinn bir halta yarar gibi görünmek zorunda; çünkü yemişim helikopterleri ve son olarak çünkü yönetmen Çehov’un “Silah çıktıysa, patlar” prensibi yerine Michael Bay’in “Silah çıktıysa, HERŞEY PATLAR!” prensibini yeğliyor. Şimdi bütün taşlar yerine oturdu.
 
20161123_suicide_squad_fig20

Fig. 20. “…ve o gün hiçbir silah işlemedi”

Ama eğer filmi seven biriyseniz, bu kadar negatiflikten sonra size karşı biraz sorumlu hissettiğimi söylemek isterim. Aşağıdaki videoları, lütfen bir özür olarak kabul edin. Teşekkürler.

 

 

 

 

 
Ve son olarak, filmin en komik sahneleri! Buyrunuz:
 

 

 
20161123_suicide_squad_fig21

Fig. 21. Bir dahaki filme kadar…