Yapay Zeka insanlığı müzik ile ele geçirecek
Bir süredir sosyal medyada dolaşmakta olan “Daddy’s Car” adlı şarkı, tamamen SONY CNL Research Lab’daki biliminsanları tarafından geliştirilen yapay zeka tarafından bestelenmiş. FlowMachines adlı sistem, özetle büyük müzik veritabanları ile beslenerek, parçaların yapıları, geçişleri, kombinasyonları gibi özelliklerini öğreniyor ve yeniden üretiyor.
“Daddy’s Car” şarkısı ise yapay zeka sistemi tarafından bestelendikten sonra, Fransız besteci Benoît Carré tarafından sözleri yazılmış ve aranjmanı ile prodüksiyonu yapılmış. Aynı şekilde FlowMachines ekibi 2017’de tamamen YZ tarafından bestelenen şarkılardan oluşan bir albümü piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Fakat bu albümden ne beklemeliyiz?
Fig.1. İnsanlığın gelecekteki efendilerinin görünüşü (görsel: FlowMachines)
Bu konudaki tartışma, daha bundan daha iki yüzyıl kadar erken tarihlerde, 1815 yılında doğan ve 36 gibi erken bir yaşta vefat eden adlı ve pek çok kişi tarafından, Charles Babbage’a ait “The Analytical Machine” [Analitik Makine] üzerindeki çalışmaları nedeniyle tarihin ilk bilgisayar programcısı olarak düşünülen Ada Lovelace adlı yazar ve matematikçi tarafından başlatılmış diyebiliriz. Lovelace’ın notları arasında bilgisayarlar ve müzik konusunda şunlar var:
[Analitik makina] sayılar haricindeki, nesneleri arasındaki temel ilişkilerin soyut işlem bilimi ile ifade edilebileceği ve aynı zamanda üzerinde işlem yapılabilecek ve motorun işleyişine uygun başka şeylere de etki edebilir. Örneğin, sesler arasındaki temel bağlatıların harmoni ve müzikal besteleme biliminin bu şekilde gösteriminin ve uyarlamalarının mümkün olduğunu farzedersek, motor herhangi bir karmaşıklık ve kapsamda, detaylı ve bilimsel müzik parçaları besteleyebilir. (2)
Ve iki yüzyıl sonra artık bizim için bilgisayaların müzikte, besteleme sürecinde kullanılması tamamen normal durum; dahası yeterince gelişmiş bir YZ’nın, sevdiğimiz şarkılardan birini bestelemiş olma ihtimali şaşırtıcı değil, neredeyse sıradan karşılanacak bir durum. Sonuç olarak, matematiksel bağlantılar verildikten sonra, YZ’nın yapacağı şey, örneğin, gece gündüz, durmadan, yorulmadan sonsuz miktarda gitar riff’leri kombinasyonları üretmek. Peki ama, neden yalnızca bu bitmek bilmeyen riff’leri dinleyip içlerinden güzel olanları seçecek kişilerin yerine gerçek besteciler var?
Fig.2. Ada Lovelace. Makinaların insanlığı köleleştieceğini fark eden ilk kişidir (görsel: Wikimedia)
İnsan besteciler için geçerli tüm kısıtlamalar, elbette makinalar için de geçerli, hatta onlar için daha da zor denebilir. Bir YZ’yı yeterince zeki bulmadığımız her durumdaki beklentilerimiz, aslında aynı işi yapan bir insanın bile yeteneklerinin ötesinde. Her gün binlerce şarkı piyasaya çıkıyor, ve bunlardan yalnızca bir kaç on tanesi hit olabiliyor ki o durumda dahi, benim gibi metal severlerden oluşan, o hit şarkılara küfretmekten geri kalmayan kişiler de var.
Sanatların henüz YZ’ların eline teslim edilmemesinin asıl nedeni, insanların henüz “güzel” olanı matematiksel olarak ifade edebilmekten çok uzak olmaları nedeniyle, bırakın kitlelerin güzel diyebileceği bir şey yaratmayı, “güzel”in kuralları arasında temsil dahi edilmemesi. “Güzel” denen şey, son tahlilde fizyolojik yapımızda bir karşılığı olan ve tecrübe ederek öğrendiğimiz şeyler. Güzel dediğimiz şey, aynı anda hem bizim için hem de bize rağmen güzel – o şeye maruz kaldığımızda elimizden olmadan salgıladığımız hormonlar ne hissedeceğimizi belirliyor.
Fig.3. YZ, insanların kalabalık oluşturdukları takdirde kolayca imha edilebildiğini kısa zamanda öğrendi
Güzel olan, yüzyıllara, bölgelere, kişilere göre değişiyor; ve bir makinanın henüz bilinçi bir parçası olamadığı çağın ruhunu etkilemesini beklemek pek adil değil.
Buradaki şarkının “Beatles tarzı”nda bestelendiği söyleniyor (1). Tabii ki şarkıyı, The Beatles’ın hit olduğu dönemlere şahit olmuş kişilere dinlettiğimde, aldığım tepki genel oalrak zayıf bir itiraz oluyor ve konu hızla genel olarak o yıllara kayıyor ve gideceğiniz yere geç kalıyorsunuz. Demek istediğim şey şu ki, herhalde müzik eğitiminden geçip, bir şarkıya, nesnel bir kompozisyon nesnesi olarak bekabilecek kişiler hariç, kişisel tecrübe ile güzel algısının birbirinden ayrılamıyor olması.
Fig.4. Makinalar insanların ne kadar kırılgan olduğunu öğrendikten sonraki temsili albüm kapağı (görsel: Wikimedia)
Örneğin kendi adıma rahatlıkla söyleyebilirim ki, ilk kez Maiden’ın 1992-93 yıllarında dinlediğim Fear of the Dark şarkısı, hala tüylerimi diken diken edebiliyor, ve o ilk etkilendiğim anı, en azından nasıl hissettiğimi net bir şekilde hatırlıyorum. Rahatlıkla üzerimde kalıcı bir etki bırakmış olduğumu söyleyebilirim.
Kendi adıma şarkıyı sevdim diyebilirim. Yani, özellikle belirtilmemiş olsa, YZ taraından bestelenmiş olabileceği kesinlikle aklıma gelmezdi. Fakat açık konuşmak gerekirse, şarkı The Beatles’ı olduğu kadar Ghost’u da hatırlattı. Belki biraz daha yumuşak ve neşeli denebilecek gibi olsa da, eğer bu YZ bir gün dünyayı ele geçirecekse, giderek müziğinin giderek daha fazla Ghost’a benzemesini bekleyebiliriz.
Kaynaklar:
(1) http://www.flow-machines.com/ai-makes-pop-music/
(2) https://en.wikipedia.org/wiki/Ada_Lovelace