teknoloji

Önce Yüklemeler Gelirse (Robin Hanson)

 

ÖNCE YÜKLEMELER GELİRSE

Gelecekteki Bir Şafağın Söküşü

 

Yazan: Robin Hanson
Orijinal Başlığı: If Uploads Come First: Crack of a future dawn, 8 Mart 1994.
URL: http://mason.gmu.edu/~rhanson/uploads.html

 

Özet

Bir gün küçük beyin birimleri modellemeyi başarıp kendimizi yeni bilgisayar beyinlere “yükleyebilir” [İng. upload] hale gelirsek ne olur? Peki bu, insan düzeyinde yapay zekâ geliştirmemizden önce gerçekleşirse? Bu, birçok dramatik sonuç doğuracak şekilde dünyanın aniden yüklemelerin [İng. uploads] egemen olduğu bir yere dönüşmesine yol açabilir. Özellikle de hızlı ve ucuz kopyalama olanakları, insan değerlerinin Darwinci evrimini bir kez daha insanlık tarihindeki etkili güçlerden biri haline getirebilir. Evrimleşen değerlerle birlikte, yüklemelerin çoğu yaşama kısa ve güçlüklerle dolu olsa bile değer verecektir; yüklemeler hızla çoğalacak ve ücretler düşecektir. Ancak sonuçta toplam varlık artacağından, yüklemelerin ortaya çıkışlarını geciktirmeye çalışmak veya onlara karşı ayrımcılık yapmaktansa, onları kabul etmemiz veya en kötü olasılıkla onlarıvergilendirmemiz bizim için daha iyi olacaktır.

 

Giriş

Geleceği öngörmek güçtür. Uzayın eninde sonunda kolonileştirileceğini veya her bir atomu istediğimiz konuma yerleştirerek bir şeyler yapabilir hale geleceğimizi düşünüyor olabilirsiniz. Ancak bu değişiklerden önce veya değişiklikler gerçekleştiği sırada, uzay yolculuğunun veya nanoteknolojinin sıradan insanların yaşamlarını nasıl etkileyeceğini kesin bir şekilde öngörülmesini güçleştirecek birçok farklı değişim de yaşanabilir. Geleceğe ilişkin görüşlerimiz, bir olasılıklar sisi içindeymişçesine pek uzağa erişemez.

Burada tarif edeceğim senaryoysa bu genel kuralın bir istisnası gibi göründüğünden bana heyecan veriyor; bir sisten çok kesin çıkarımları olan keskin bir geçişle daha çok bir şafağın söküşünü veya aradaki araziye göre çok daha net görülebilen ufuktaki bir manzarayı andırıyor. Bu senaryo, bir senaryonun olabileceği kadarıyla oldukça olası görünüyor. Şöyle…

 

YZ Zor Olduğu Takdirde

İnsan beyni bildiklerimiz arasındaki en karmaşık sistemlerden biri ve dolayısıyla beyni anlama çabaları, öteki teknoloji biçimlerine ve bilimsel ilerlemeye göre yavaş gelişebilir. Peki ama yapay zekânın (YZ), yani sıfırdan zeki sistemler tasarlama sorununun da benzer ölçüde zor olduğu, karşılaştığımız en zorlu tasarım işlerinden biri olduğu ortaya çıkarsa? [1]

Öyle olduğu takdirde, teknolojik ilerleme ve ekonomik büyüme, aşağı yukarı insan beyninin hesaplama gücüne sahip bilgisayarları, pekâlâ biz bu bilgisayarları doğrudan insan eşdeğeri zekâda olacak şekilde programlamayı keşfedemeden önce sağlayabilir. Ne de olsa hem yazılım hem donanım alanlarında ilerliyoruz; bugün otuz yıllık bir bilgisayarı, ilk üretildiği zamanda kullananlardan çok daha etkin şekilde kullanabiliriz. Benzer bir ilerleme insan eşdeğeri donanımlar elde edildikten sonra da sürecektir. İnsan beynindeki yazılımının ne denli iyi olduğunu bilmiyoruz, ancak bu yazılım, uygun donanımlar elde edildiği sırada pekâlâ halen becerilerimizin ötesinde kalıyor olabilir. [2]

İnsan düzeyinde YZ’mizin olmaması, bilgisayarların ve robotların birçok özel işi bizden iyi yapamayacağı veya bilgisayarlardan yararlanan kişilerin yaralanmayanlardan kat kat daha üretken olmayacağı anlamına gelmez. Hatta biyolojik beyinlerimizin birçok fazladan yapay ögeyle çevrili olduğu aşırı uçtaki “sayborg” vizyonları bile gerçekleşebilir; bilgisayar etmenlerinin yoğun kullanımını, görsel ön-işlemcileri, yerel bilgi bankalarını vesaire düşünün.

Öte yandan insan düzeyinde YZ’nin olmaması, insan zekâsının üretkenliğinin sürmesi anlamına gelebilir; başka bir deyişle, üretilebilecek değerli malların ortalama miktarı, bu malları üretmek için yararlanılan insan emeği önemli ölçüde azaldığı takdirde önemli ölçüde azalır. Sayborg eklentiler, içinde bir beyin olmadığı takdirde bunun yerini dolduramaz.

Dolayısıyla, bugün olduğu gibi ve standart ekonomik modellerin öngördüğü şekilde [3] insanların çoğu zamanının büyük bir bölümünü, hatta belki de çoğunu çalışarak geçirir. Böylece varlığın çoğu, ortalama bir işçi bugünün standartlarına göre çok daha varlıklı olsa dahi insanların çalışabilme yetisi biçiminde kalmayı sürdürür. Bizler, en nihayetinde, antik çağdakilerin standartlarına göre çok daha varlıklıyız, ancak yine de çalışıyoruz. Buna karşılık, sadık, insan düzeyinde YZ’lere sahip olmak, her biri sizin kadar becerikli yüz köleye sahip olmaya benzeyebilir; bu durumda, keyif almak dışında çalışmak için pek bir neden kalmaz.

Beyin ve biyoloji konusundaki sınırlı bir kavrayış aynı zamanda insanların yüksek ölçüde değiştirilemeyeceği, dıştan ne eklersek ekleyelim, içeride temel olarak aynı tür güdülenmelere ve bilişsel yetilere sahip, aynı türden insanlar olacağımız anlamına da gelir. Büyük olasılıkla aynı zamanda ölümlülüğümüz de sürer. Ne de olsa biyoloji dahi beyni, büyük ölçüde eski karmaşık sistemlere dokunmadan evrimleşmiştir; yeni işlevsellikler asıl olarak eski sistemlerin yeni eklenti modülleriyle çevrelenmesiyle eklenmiştir.

 

Yüklemeler

İnsan düzeyindeki yazılımlar oluşturmayı başaramadan önce ve insan düzeyinde donanımların geliştirilmesinin ardından, beyne ait anlayışımızın, yerel beyin süreçleriyle ilgili makul bir modele sahip olacağımız kadar ilerlemiş olduğunu farz edelim. Yani, beynin geniş ölçekli örgütlenmesini bilmezken, sınırlı etkileşim biçimleri ve içsel durumları olan küçük beyin birimlerini (örneğin sinapsları, beyin hücrelerini veya hücre kümelerini) tanımlayabilecek hale geldiğimizi ve her bir birimin durumunun, birimlerin etkileşiminin bir fonksiyonu olarak nasıl değiştiğine ilişkin “yeterli” bir modele ulaştığımızı düşünelim. Sıradan fiziğin ve kimyanın sonlu ve yerel olmasının yanısıra beyin durumlarının küçük tedirgemelere karşı kararlılığı, oluşturması güç olsa da böyle bir modelin var olabilmesini sağlayacaktır. [4]

Ayrıca, gerçek bir beyni parçalarına ayırarak—her bir birimi, onun iç durumunu ve birimler arasındaki bağlantıları tanımlayarak—bu beynin tam bir modelini oluşturabilir duruma geldiğimizi de farz edelim. [5] Her birimin “yeterli düzeyde” olduğu bir modelin, tüm ayrıntılar yeniden oluşturulmuş olmadığı takdirde bile, toplam beyin modelinde gerçek beyindekiyle aynı yüksek düzey dışsal davranışları sergbileyebilmesi gerekir. Yani, bu modeli bilgisayarda kurduğumuz takdirde bu bilgisayar asıl beyin gibi “hareket edecek,” beyne beslenen girdilere aynı çıktılarla tepki verecektir.

Böyle bir modeli “yükleme” olarak adlandırıyoruz: En düşük örgütlenme düzeyleri dışında beynin nasıl çalıştığı tam olarak anlaşılmaksızın üretilmiş, insan düzeyinde zekâya sahip bir yazılım. Bu, yazılım diliyle ifade etme gerekirse, programın yeni bir versiyonunun yazılması yerine (ki bu YZ yaklaşımıdır), yazılımın yeni bir programlama diline veya platforma “taşınmasına” [İng. porting] benzer. Yazılımlar, yazıldığı dil bilindiği takdirde anlaşılmadığı halde bile taşınabilir.

Kuşkusuz böyle bir beyin modelinin içeride aynı şeyleri “hissedeceğinden” veya herhangi bir şey hissedip hissetmeyeceğinden kuşku duyulabilir. Ancak asıl beyin gibi hareket edeceğinden hissediyor gibi davranacak ve dolayısıyla birçok insan hissettiğini düşünecektir.

Şimdi böyle bir yükleme, dünyayla bir tür bağlantısı olmadığı takdirde, hormon ve duygu düzenlemeleri gibi önemli ayrıntılar konusunda pek de yeterli olmayan beyin modellerine sahip ilkel yüklemelerde olacağı gibi, büyük olasılıkla delirecek veya intihara kalkışacaktır. Ancak yüklemeler, son derece basit parmaklar, gözler ve kulaklarla bile hem yaşamı yaşamaya değer bulabilir hem de basit etkileşimlerin yeterli olabileceği roman yazmak, matematikle uğraşmak vesaire gibi mesleklerde oldukça verimli işçiler haline gelebilir. Ayrıca daha gelişmiş insansı robotlarla veya sanal gerçeklikle birlikte, yüklemeler, ileride birçok meslekte üretkenliğe ulaşabilir ve asıl bedenlerini neredeyse aramaz hale gelebilir.

Böylece kimileri, eski beyinleri bu süreçte yok olacak olsa dahi yükleme haline gelmeyi isteyecektir. Ayrıca, yüklemeler üretken işçiler olacağından, YZ olmadığı takdirde yükleme üretimini finanse etmek büyük kârlar getirebilir. Para bir kez akmaya başladığında ciddi sayılarda yükleme üretilecektir. Net ve önemli sonuçlarıyla keskin bir geçiş olarak yukarıda söz ettiğim “şafak” işte budur.

 

Yüklemenin Sonuçları

Ortaya çıkacak sonuçlar içinde en dolaysız olanları yüklemelerin kendileri için olanlarıdır. Yüklemeler, aralarındaki farkların sıradan beyinler ve bedenler arasındakilerden çok daha fazla olabileceği sentetik beyinler ve bedenlerde yaşayacaktır. Yükleme beyin modelleri, sıradan beyinlerden birçok kat daha yüksek hızlarda koşturulabilir ve hızdaki farklılıklar, yüklemenin öznel yaşı ve deneyimleri konusunda büyük farklara neden olabilir. Ayrıca yüklemelerin bedenleri büyüklük, güvenilirlik, enerji kullanımı, bakım maliyetleri, fazladan bedensel özellikler vesaire gibi başlıklarda da farklılıklar sergileyebilir. Katı hiyerarşiler ortaya çıkabilir, hatta kimileri, ötekilerin yanında “tanrı” gibi kalabilir.

Hızlı (yani hızlandırılmış şekilde koşturulan) bir yüklemeye, dünya neredeyse ilerlemiyor gibi görünebilir. Bilgisayarlar yavaş görüneceğinden hızlı yüklemeler bunları pek kullanışlı bulmayabilir; bu durumda bilgisayarlar yine de kullanılacak olmasına karşın daha az kullanılacaktır. İletişimdeki gecikmeler yeryüzünün daha büyük hissedilmesine neden olacaktır ve (başka her şey aynı kalmak koşuluyla) uzay kolonileştirmeleri daha da yavaş ve gerçekleştirilemez girişimler gibi görünecektir. Faiz oranları daha düşük görüneceğinden, gelecek için herhangi iktisadi değere yapılacak yatırımları daha az çekici hale getirecektir.

Daha hızlı beyinlerine ayak uydurabilen fiziksel bedenler isteyen yüklemeler, orantılı olarak daha küçük bedenler kullanabilir. Örneğin, beyni bilindik hızlarda koşturmak için saniyede 10^15 komut ve 10^15 hızlı bellek biti gerektiğini ve yükleme beyinlerinin [Drexler]’da açıklandığı gibi nano-mekanik bilgisayarlar ve bellek kayıtları kullanılarak üretilebileceğini farz edelim. Bu durumda, yaklaşık 7 mm. uzunluğunda insan biçimli bir bedenin kafatası boşluğuna sığacak bir beyni olabilir, bedensel olarak yaklaşık 260 kat hızlı hareket edebilir ve yaklaşık 16 W güç harcar. Böyle yüklemeler, havada Tinkerbell gibi parıldayabilir veya soğuk kalmak için suyun içinde yaşayabilir. Daha büyük bedenlerse çok daha soğuk olacak tersinir bilgisayarda koşabilir [Hanson].

Yeterli enerji ve soğutma olduğu takdirde, bu tür yüklemelerin milyarlarcası, hepsi bolca alana sahip olacak şekilde tek bir gökdelende yaşayabilir ve çalışabilir. Birçok yükleme, yabancılaşmayı önleyebileceği için tanıdık görünüşlü küçük ağaçlar, evler vesaire arasında rahat edebilir ve günde yaklaşık 260 kez doğup batan yapay bir güneşle yaşar. Başka yüklemelerse tanıdık olanı reddederek, kararlı bir şekilde yeni olasılıkları keşfe koyulabilir. Kütleçekim böylesine küçük yüklemelere son derece zayıf gelecektir, daha tiz ses perdeleri gerekecektir ve sıradan ışığın görsel çözünürlüğü (hem açısal hem de şiddet anlamında) düşük olabilir.

Alternatif olarak, daha tanıdık ortamlar arayan yüklemeler, bu tür simülasyonlar fazla maliyetli olmadığı takdirde sanal gerçeklikleri daha tercih edebilir bulabilir. Sanal gerçeklikler, rahatlamak için olsun eğlenmek için olsun yüklemelerin istediği herhangi bir şekilde olabilir. Ancak gerçek işlerin yerine getirilebilmesi için “sanal” gerçekliklerin tamamen keyfi olamaması gerekir; temelinde yatan, temsil ettiği fizik, yazılım, bilgi ve sosyal dünyaları yansıtmaları gerekecektir. İnsan beyni, geliştirdiğimiz yazılımlara göre fiziksel dünyayla etkileşime geçme konusunda özellikle başarılı olduğundan ve fiziksel nesneler ile süreçler daha uzun bir zaman boyunca yararlı işlerin büyük bir bölümünü oluşturmayı sürdüreceğinden, birçok yüklemenin daha uzun bir süre fiziksel dünyaya olan aşinalıklarını korumaları gerekecektir.

Küçük bedenler ile sanal gerçeklik arasında kalan bir öteki yaklaşımsa, bedenlerden ayrı olan beyinler olabilir. Beyinlerin konumu görece sabit olabilir ve bedenler genişbantlı bağlantılarla “uzaktan” yönetilebilir. Kuşkusuz aradaki bu mesafe, iletişim maliyetleri beyin donanımı maliyetlerine göre yüksek olduğu takdirde ekonomik olmayacaktır.

Yüklemeler, birbirlerine güvenebilmek için çeşitli yöntemler bulmak zorunda kalabilir. Sıradan insanlar, yüz ifadelerinde aldatılmaya ilişkin bilinçdışı işaretleri sıklıkla fark edebiliyor olmalarına karşın yüklemelerin yüzleri daha doğrudan bir bilinçli kontrol altında olabilir. Ayrıca, yükleme zihinleri herhangi fiziksel iz kalmaksızın işkenceye uğrayabilir.

Yükleme beyinlerine, mevcut beyin durumunun düşük maliyetli bir şekilde “okunması” veya beyne “yazılması” için fazladan bağlantılar sağlandığı takdirde, ki bu akla yatkın görünüyor, yüklemeler, sıklıkla beyinlerini ve bedenlerini değiştirebilir, sıradan iletişim hatlarıyla uzun mesafeler boyunca iletilebilir. “Yedekler” saklanarak bunu karşılayabilenler neredeyse ölümsüz hale gelebilir; mevcut beyniniz ve bedeniniz beklenmedik şekilde yok olursa, en güncel yedeğiniz yeni bir beyne ve bedene yüklenebilir.

Hem yüklemeler hem de geri kalan herkes için en ciddi olduğunu düşündüğüm sonuçsa, yüklemelerin, yedeklenebilmelerinin yanında aynı zamanda kopyalanabilir de olmaları. Orijinal beynin durumu korunmakla birlikte, yükleme beyinlerinden birinin mevcut durumu okunarak, yeni bir yükleme beynine yazılabilir. İkinci beynin yaratılış anında, birbiriyle tam olarak eş iki yükleme beyni olacaktır; bundan sonraysa, iki beyin, farklı deneyimler sonucu birbirinden uzaklaşmaya başlar.

Yüklemelerin kendilerini farklı zamanlarda birçok kez kopyalamaları, birbirlerine farklı düzeylerde benzeyen varlıklardan oluşan bir topluluk ortaya çıkaracaktır. Bu toplulukla muhatap olabilmek için daha geniş kimlik kavramlarının geliştirilmesi gereğinin yanısıra toplumsal gelenekler ile yasalarda, “Hangi kopyalara yılbaşı kartı göndermeliyim?” sorusundan “Kopyalardan birinin suçları için ötekilerden hangilerinin cezalandırılması gerekir?” sorusuna dek uzanan birçok yeni sorunla karşı karşıya kalınacak. [6]

Yeni toplumsal düzenleme biçimleri, aynı orijinal beynin kopyalarının bulunduğu aileler için yararlı olabilir; kimi kopya grupları birbirine son derece bağlıyken, ötekiler aralıksız kavga içerisinde bulunabilir. Hatta birlikte iyi çalışan kişiler birlikte kopyalanarak “takım aileler” yaratılabilir. “Bir kişi, bir oy” gibi politik kurumların dikkate değer ölçüde değişime uğraması gerekebilecek olmakla birlikte, geniş kopya aileleri kendilerini yasama organlarında açıkça temsil edebilecek adaylar çıkarabilir.

 

Nüfus Patlaması

Yüklemelerin kopyalanabilmesinin en ciddi sonucu büyük olasılıkla muazzam bir nüfus patlaması olasılığı barındırmasıdır. Kopyalama hızlı, düşük maliyetli ve acısızca gerçekleştirilebilirse, çok sayıda yükleme bunu isterse, karşılayabilirse ve bu tür kopyalar yapmalarına izin verilirse, yükleme nüfusu, yüklemelerin toplam varlıklarının artış hızını kat kat aşan bir oranda gerçekleşerek kişi başına (yani kopya başına) düşen varlığın hızlı bir şekilde düşüşünü tetikleyebilir.

Peki bir yükleme nüfusu patlaması yaşanacak mıdır? Bu konuda bir bakış açısı edinebilmek için öncelikle olağan insan nüfusu artışına bakalım. Kısa vadede insanların sahip olduğu değerler geçerli olacaktır. [7] Çoğalma oranı, sahip olunan değerlere ve kişi başına düşen varlığa bağlı olduğu takdirde kişi başına düşen varlık da değerlere ve çoğalma oranına bağlı olur.

İnsanlar az veya çok sayıda çocuk yapmaya, sahip oldukları değerlere ve kültüre, çocukların maliyetine, adayacakları varlığa, çocuklarından ileride alacakları karşılığa ve çocuklarının yaşam şeklinin aile büyüklüğüyle olan bağlantısına bakarak karar verir. Teknoloji ve varlık, doğum kontrolünü ve yetişkin haline gelen bebek sayısını da etkiler.

Öte yandan kişi başına düşen varlıktaki değişimler çoğalma oranına bağlı olduğu kadar insanların gelecekteki tüketime karşı mevcut tüketime ne kadar değer verdikleri ve fizik, insan ve bilgi sermayesinin olanaklı büyüme oranlarına bağlıdır. Bilgi sermayesinin büyüme oranıysa, insan nüfusunun büyümesiyle birlikte büyüme eğiliminde görünmektedir [Simon].

Tüm bu etmenlerin ortaya çıkaracağı sonuçlar kuramsal olarak net değildir; ancak geçtiğimiz birkaç yüzyıl boyunca kişi başına düşen varlık arttığından, mevcut değerler göz önünde bulundurulduğunda kişi başına düşen varlığın artacağı söylenebilir.

Öte yandan, birkaç yüzyıl yalnızca bir düzine kuşak anlamına gelir. Darwinci savsa, değerler miras alınabildiği takdirde yeterince kuşağın ardından belirli bir türdeki değerlerin, herhangi belirli teknoloji için en yüksek sayıda sürdürülebilir nüfusu ve teknoloji geliştikçe maksimum sürdürülebilir büyüme oranını tercih edecek şekilde evrimleşeceğini söyler [Hansson & Stuart].

Bu Darwinci bakış, kaynaklar, sağlık, rahatlık, boş zaman, macera, dostluk vesaire gibi insanların tanıdık değerlerinin, atalarımızın uzun zaman önce içinde bulunduğu ortamlarda maksimum nüfus artışını sağlamaya uygun olduğunu savunur. Bu görüşe göre, değerler ve maksimum büyüme arasındaki, örneğin Avrupa’da düşmekte olan nüfusun işaret ettiğine benzer güncel çelişkiler, insanların çevresindeki “yakın tarihli” hızlı değişimlerin neden olduğu geçici sapmalardır.

Dolayısıyla, yeterli sayıda kuşağın ardından, insanlar değerlerinin yeni tür ortamlarda maksimum büyümeyi sağlayacak şekilde evrimleşmesi gerekir; yine de, örneğin, sıradışı ölçüde geniş aileleri olan küçük azınlıkların [8] sonunda nüfusta baskın hale gelip gelmeyeceği de düşünülebilir.

Kuşkusuz insan değerlerinin ne şekilde evrimleştiğinin eksiksiz bir anlatımına, fikir ve değer öğelerinin, yalnızca insan ebeveynlerden çocuklara genetik ve kültürel evrimin karışımıyla geçen özellikler olmakla kalmayarak kendi başına varlıklar olan “mem”ler biçiminde evrimleşmesinin de dahil edilmesi gerekir. Ancak ebeveynlerden gelmeyen değerleri kabul etmeye açıklığımız genetik veya kültürel olarak şekillenebiliyorsa, insan değerlerinin uzun vadede, memetik evrimle dahi, Darwinci baskıya sürekli olarak direnebileceğini düşünmek güçtür. Maksimum büyümeye işaret eden bu Darwinci savlar, genel anlamda doğru görünmektedir.

Öte yandan, neyse ki bu Darwinci süreç yavaş işlemektedir ve ekonomik büyüme oranları tarihi büyüme hızını sürdürürse, kısa süre içinde sıradan insanların bebek sahibi olma hızını geçecektir. Bunun ardından, kişi başına düşen varlığın, en azından yapay rahimler üretilene veya hammaddeler ve bilgi birikiminin ilerleyişi “tükenene” ve nüfusla birlikte şimdiye kadar olduğu gibi üstel olarak artamaz hale gelene dek artması gerekir. Dünya, şimdilik Darwinci evrimin yetişemeyeceği bir hızda değişmektedir.

Yüklemeler tüm bunları nasıl değiştirecek? Kendi kopyasını yapmak isteyen yüklemeler, çocuk yapmayı düşünen ebeveynlere benzer. Yükleme, kopya yaratmanın maliyetini, bu kopyanın karşılayabileceği yaşam tarzını ve kendisi gibi bir varlığın daha olmasını ne denli değerli bulduğunu değerlendirecektir. Yüklemeler kendi kopyalarının olmasına, sıradan insanların şu an çocuklarına verdiği değerden daha fazla veya az değer verebilirler; bunu öngörmek güçtür.

Açık olan noktaysa, yükleme çoğaltma oranlarının son derece hızlı olabileceğidir; yükleme nüfusu, fabrikalara finansman bulunabildiği takdirde bu fabrikalardaki yeni yükleme beyinlerinin ve bedenlerinin üretim hızı denli hızlı büyüyebilir. Ne de olsa, yüklemelerin yetişkinliğe dek büyütülmeleri ve ardından meslek eğitimi almaları gerekmez; yaratıldıkları anda toplumun üretken üyeleri olmaya hazırdırlar. Bu nedenle çoğalmanın, ve dolayısıyla değerlerin Darwinci evriminin, üzerindeki asıl kısıtlamalar ekonomik ve politik olacaktır. Yükleme kopyaları yapmak için kim ne kadar ödeyecektir? Ve kimler onları durdurmaya çalışacaktır?

 

Yükleme Ekonomisi

Kimi sorunları birbirinden ayırmak için ilk olarak mesleği sözleşme avukatlığı olan, kendisi gibi başka varlıkların oluşu karşısında tarafsız olan, ancak bir kopyasının yaratılması için başka birinden gelen teklifi değerlendirmekte olan bir yüklemeyi ele alalım. Basitlik için sözgelimi bir tablo, eş veya iş gibi tüm eşsiz mülkiyetlerin ve özel ilişkilerin orijinalde kalacağını ve kopyanın her şeye sıfırdan başlayacağını farz edelim.

Böyle bir yükleme, kopyanın yaşamı “yaşamaya değer” bulacağını, var olmuş olmayı olmamaktan iyi bulacağını düşündüğü takdirde böyle bir kopyalamaya izin verebilir. Ve bu kopya sözleşme avukatı olarak maaş alacağından, söz konusu maaş artı başlangıçtaki birtakım yardım sermayesinin faizi belirli bir asgari yaşam standardını sağladığı takdirde, yaşamın yaşamaya değer olacağını düşünebilir.

Ancak yükleme, maaşının gereken asgari gelirin yeterince üzerinde olacağını bekliyorsa, başlangıçtaki negatif bir ödeneğe bile razı olabileceğini belirtmek gerekiyor. Yani, bir kopya, kendisine yeni bir beyin ve beden alacağı para kredi verildiği ve bu borcu geri ödeme yükümlülüğü altında olduğu yaşamı dahi yaşamaya değer bulabilir. [9]

Şimdi asıl yüklemenin etrafta kopyalarının olmasına ve daha fazla arkadaşı olmasına verdiği büyük olasılıkla pozitif değer ile birlikte maaş rekabetinin getirdiği negatif değeri de eklediğimiz takdirde, söz konusu yüklemenin kopyalar çıkarmak için isteyeceği bir asgari beklenen geliri bulabiliriz. Bu yükleme, bir kopya çıkarmaya karar verdiği takdirdeyse, asıl yüklemenin varlığının bir bölümünü ona taşımayı tercih edebilir de etmeyebilir de.

Kuşkusuz kimi yüklemeler, hatta belki de çoğu bu akıl yürütme şeklini kabul etmeyecektir. Ancak edenler, zorla engellenmediği takdirde, asgari gelir eşiklerine ulaşıncaya dek kopyalar çıkarmayı sürdürecektir. Bu nedenle, bu türden az sayıda yükleme olsa bile [10], ücretler hızla yükleme sözleşme avukatlarının çalışmaya razı olacağı en düşük ücret düzeyine inecektir. Bu noktada, sözleşme avukatlarının sayısı artmış olmasına karşın, birçok eski sözleşme avukatı işlerini kaybedebilir. Tüm sözleşme avukatlarının büyük bir bölümü, bu tek yüklemenin kopyaları haline gelir!

Kuşkusuz yetiler farklılık gösterir ve sıradan bir bedenin yokluğu, sıradan işçilerle rekabet edecek ilk yüklemeler için bir dezavantaj oluşturarak [11] yüklemelerin yerini alacağı sıradan işçilerin sayısını başlangıçta sınırlandırabilir. Ayrıca geniş bir kopya ailesinde düşünce tarzındaki çeşitliliğin düşük olması, yaratıcılığa önem verilen mesleklerde bu kopyaları dezavantajlı bir duruma düşürebilir. Ancak sözleşme hukuku gibi saygınlığın özellikle önemli olduğu birçok alanda, büyük sayıda standartlaştırılmış işçilerin kimi özel avantajları da olabilir.

Bir emek piyasasının yeni işçileri kapsaması da zaman alır; her iş bir miktar farklıdır ve insanların bu işleri öğrenmeleri zaman alır. Sıradan insanlardan daha hızlı koşturulan yüklemeler, ilgili okumaları çok daha hızlı tamamlayabilecek olmakla birlikte, işlerin çoğundaki öğrenme izlemeyle ve iş arkadaşlarıyla birlikte çalışmayla kazanılır. Başlangıçta, çalışma arkadaşlarının çoğu yükleme olmayacağından ve fiziksel süreçlerin çoğu olağan insan hızlarına göre düzenleneceğinden, normalden çok daha hızlı olmak, daha hızlı donanımların maliyetine değmeyebilir.

Öte yandan, yüklemeler ekonominin daha büyük bir parçası haline geldikçe, daha yüksek hızlarda standartlaşan yükleme toplulukları daha ekonomik bir hale gelecektir. Daha hızlı yüklemelerin varlığını artırma hızı daha yüksek olan hızlarıyla birlikte ilerlediği takdirde, pazar faiz oranları da bu yüklemelerin hızıyla birlikte büyüyecektir. Bu durumda daha yavaş olan bireyler, varlıklarını tüketmek yerine birikim yapmaya yönelecektir.

Ücretlerin düşüşü, marjlarda, emeğin başka sermaye biçimlerinin yerini aldığı anlamına gelir. Dolayısıyla düşük ücretli yüklemeler bilgisayar ve öteki üretkenlik yardımlarından daha az yararlanır ve bu nedenle daha az “sayborgsu” görünür.

Yüklemelerin önceden eğitim almadığı mesleklerde ne olur? İnsanları yükleme maliyetlerinin yüksek olduğu veya buna gönüllülerin sayısının az olduğu durumlarda bile, yükleme işçilerin, daha düşük bir hızla olsa dahi zamanla öteki işçilerin yerini alması gerekir. Belirli bir meslekteki ücretler, yüklemenin asgari beklentisinin üzerinde olduğunda, bu mesleği öğrenmek için gereken maliyet göz önünde bulundurulduğunda bile kredi alınabildiği takdirde, meslekte uzmanlaşacak kopyalar oluşturulacaktır.

Yüklemeleri eğitmenin ekonomisi, şu anki yazılım ekonomisine oldukça benzer olabilir. Örneğin, emek “ürünleri,” yüksek bir başlangıç eğitim maliyetini karşılamak için marjinal maliyetin çok üzerinde satılabilir. Kimi aileler, fiyatları kontrol etmek üzere, her bir kopyanın başka koyalar yapma konusunda serbest olmaması için kaç kopya yapacaklarına ilişkin kararları resmi şekilde merkezileştirmek isteyebilir. Başka ailelerdeyse, resmi olmayan mekanizmalar yeterli olabilir.

Yüklemeler, başka yazılımlarda da olduğu gibi kapasitelerinin sınırlarına ulaşabilir; birkaç yüz yıllık veya bin yıllık öznel deneyimin ardından, henüz bilinmeyen kimi nedenlerle akıllarını yitirebilir veya yeni beceriler ve bilgiler öğrenme yetileri giderek azalabilir. Bu gerçekleştiği takdirde, eğitime olan yatırımlar, yüklemeler belirli bir öznel yaşın altındayken oluşturulan ve saklanan yedeklerle sınırlandırılabilir.

Ayrıca, şu an yazılımlarda olduğu gibi, yüklemelerin yasadışı kopyalanması büyük sorun oluşturabilir. Tek bir kopyasını bile korsanlara kaptıran bir yüklemenin, gizli köşelerde işkence edilip köle olarak çalıştırılan milyonlarca yasadışı kopyası olabilir. Yüklemeler, böyle bir durumdan kaçınmak için güvenlik konusunda biraz paranoyakça davranabilir. Sızma [penetrasyon] durumunda veya emir üzerine kendi kendini imha edebilecek, patlayıcıların yerleştirildiği “kafataslarıyla” güvenliği artırılmış fiziksel bedenleri tercih edebilirler.

 

Değerlerin Evrimi

Yukarıdaki çözümleme yükleme nüfusunun, en azından başlangıçta insanların kredi ayarlayabildiği, beyinler ve bedenler inşa edebildiği, yeni işler ve meslekler öğrenebildiği ve ekonominin bu yeni işçileri kapsayabildiği hızla artması gerektiğine işaret eder. Bu dönemde hem sıradan insanlar hem de yüklemeler için kişi başına düşen ücretler azalacak gibi görünmekle birlikte toplam varlığın artması gerekir.

Nüfus patlaması, değerlerden veya geçimden kaynaklananlar gibi sınırlara ulaşıncaya dek sürecektir. Değerler sınırına, yetenekli ve çok yönlü yüklemelerin neredeyse hiçbiri mevcut düşük ücretlerde kopyalar yapmaya değmediğini düşündüğü takdirde ulaşılır. Geçim sınırlarınaysa, yüklemeler düşük gelirle darda kaldıkları takdirde ulaşılacaktır; öyle ki yaşam standartlarını daha da düşürmek, üretkenliklerini ve dolayısıyla ücretleri, bu düşük standardı dahi karşılayamayacakları hale gelecekleri denli düşürür.

Değerler bu patlamayı sınırlandırır mı? Tipik değerler korunduğu takdirde kuşkusuz evet; şu an üretken yüklemeler yapabilecek pek az kişi karın tokluğuna çalışacaktır. Öte yandan, değerler sabit kalmayacak gibi görünmektedir. Yüklemelerin kopyalanmasıyla, üremedeki olası hız ve seçicilik, bir kez daha dünyanın değişim hızıyla karşılaştırılabilir hale gelebilir; Darwinci evrim (bu kez eşeysiz üremeyle) değişen dünyaya yetişecek ve bir kez daha insanlık tarihindeki etkin güçlerden biri haline gelecektir. Dahası, değerlerin “ebeveynden çocuğa” aktarımı, yükleme kopyalamasıyla çok daha sağlam gerçekleşeceğinden, “mem”lerin doğrudan evriminin, temel Darwinci gidişatı değiştirme olanakları azalacaktır.

Ücretler düştükçe, yükleme nüfusu büyümesinde yüksek derecede seçilim söz konusu olacak, yalnızca düşük ücretlerle çalışabilecek, yaşama zor da olsa değer veren kişiler seçilecektir. Egemen değerler kısa süre içerisinde en uç değerlere sahip, en düşük ücretlerle çalışmaya istekli başlangıçtaki ilk birkaç yüklemenin değerlerine dönüşecektir [12]. Bu noktadan sonraysa, değerlerin evrimi, kişilerin değerlerinin yaşla değiştiği veya aşırı durumlara uyum sağlayabildikleri hızla sınırlı olacaktır.

İleri görüşlü yatırımcıların, yüklemelerin bu değer evrimini sıradan, “kör” biyolojik evrimden daha da hızlı bir hale getirebilmeleri gerekir. Kredi vermek üzere yükleme veya kopya adayları arayan yatırımcılar, büyük olasılıkla en uçtaki ve en esnek değerlere sahip kişilere ulaşmaya çalışacaktır. Ne de olsa, başka her şey aynı kalmak koşuluyla, borçlarını ödeme olasılığı en yüksek kişiler bunlardır.

Değerler, deneylerin tam olarak aynı noktalardan başlatılabilmesi yetisiyle nöroaktif ilaçların eşdeğerleri veya hatta işkence gibi ilkel müdahale yöntemlerinin bir arada kullanımıyla daha da hızlı evrimleşebilir. Bu tür deneyleri kuşkusuz savunmuyorum, ancak, etkili bir yöntem olduğu takdirde büyük olasılıkla birileri tarafından kullanılacaktır. Öte yandan sıradan insan değerlerinin bu tür yöntemlere başvurulmasını gerektirmeyecek denli çeşitli ve esnek olduğu kanısındayım. Örneğin, birlikte yaşayan tek yumurta ikizleri, birbirlerinden ayrılanlardan çok daha farklıdır. Benzer şekilde, bir milyon kopyalık bir ailedeki bir yükleme, değerleri de dahil olmak üzere bir şekilde farklı olmak için elinden geleni yapacaktır. Tüm bu etmenler göz önünde bulundurulduğunda, yüklemelerin değerlerinin evrimi gerçekten çok hızlı olabilir.

Peki değerler evrimleşerek neye dönüşecektir? Ücretler, karın tokluğu düzeylerine düşecek midir? Ben, Darwinci seçilimin birçok kuşağın (yani kopyalama sayısının) ardından, yeni kopyalar oluşturmak için kullanılabilecek maksimum uzun vadeli “varlık” edinimini tercih etmesini beklerim. Yani, yüklemelerin üremesi bu kadar doğrudan satın alınabildiğinden, evrimin, kopya soylarının yeni kopyalar, yeni beceriler ve “boş zaman etkinlikleri” de dahil olmak üzere yatırımlarına maksimum uzun vadeli finansal dönüşler sağlayacak eylemlerde bulunacak değerlere sahip yüklemeleri tercih etmesini bekleriz.

Kopyalama konusunda çekimser davranan yüklemeler, varlıkların piyasa değeri ile ölçülen toplam varlık içerisinde (grup olarak) daha az paya sahip olacaklarından ve nüfusun küçük bir bölümünü oluşturduklarından dezavantajlı duruma düşeceklerdir. Benzer şekilde, yalnızca çok sayıda kopyaları olması düşüncesi hoşlarına gittiğinden çıldırmışçasına kopya üreten yüklemeler, kısa vadede kalabalık olacaklar, ancak uzun vadede hem toplam varlık hem de nüfus açısından dezavantajlı bir duruma düşeceklerdir. Bu nedenle yüklemelerin olabildiğince yoksul olmasını beklememekle birlikte, uzun vadeli maksimum üretkenliğe orantılı katkı sağlamayan “abartılı” tüketimi bırakmalarını bekleriz.

Ölüm ve risklerle ilgili değerlerin de evrimleşmesini beklememiz gerekir. [13] Kopya yapmanın büyük getirileri olabileceği ancak aynı zamanda kopyanın başarısız olup parasız kalarak beyninden ve bedeninden “çıkarılma” olasılığının yüksek olduğu durumları ele alalım. Birçok kişi, böyle bir “ölüm” olasılığından son derece rahatsız olarak bu türden fırsatları geri çevirebilir. Başkalarıysa, bunun bir partide çok sarhoş olarak olanları unutmaktan çok da farklı olmadığını düşünebilir; “onlara” göre yitirecekleri yalnızca son kopyalamanın ardından edinilen deneyimlerdir. Evrimin, bu ikinci türden değerleri, ilkine tercih edeceğini düşünüyorum.

Yüklemelerde değişmesi en zor olanlar belki de derinlere işlemiş çocuk sahibi olma değerlerimiz olacaktır. Yükleme teknolojileriyle büyük olasılıkla başlangıçta bebek beyinleri sıfırdan yaratılamayacak, hatta çocukların beyni yüklenerek beyin gelişim süreçleri uygun şekilde modellenemeyecektir. Dahası, bu teknoloji ulaşılabilir hale geldiğinde bile, çocuklar, uzun vadeli büyüme açısından kötü bir yatırım olacaktır. Yeni çocuklar, yeni bakış açıları kazandırabilir ancak yeterli sayıda yetişkin yükleme olduğu takdirde, bu yararlar yüksek maliyetleri nadiren karşılayacaktır. Yeni bakış açılarını yetişkinler de, üstelik daha düşük maliyetlerle sağlayabilir.

Sonunda insan düzeyinde yapay zekâ rekabetçi donanım maliyetleriyle elde edilebilir veya beynimizin yüksek düzeyli örgütlenmesine ilişkin yeterli bilgi elde edilmesiyle beyinlere ciddi ölçüde müdahale edilerek farklı kopyalar birleştirilebilir veya kopyalar bölünerek “kısmi” zihinler elde edilebilir. Bu durumda yükleme dönemi sona ermiş olur ve yüklemelerin elde edilmesinden kaynaklanacak yukarıda söz edilen sonuçlar artık geçersiz hale gelebilir; bu noktadan sonrasını öngörmek özellikle zor görünüyor.

Ancak yükleme döneminin sona ermesi, en azından yaygın hızda çalışan yüklemeler için öznel olarak uzun zaman alabilir. Yüklemelerin çoğu hızlı olduğu takdirde, tarih, bu yüklemelerin bakış açısından yazılacaktır; tarihte, savaşlar ile devrimler, zaferler ile felaketler, yenilikler ile keşifler anlatılır; o sırada dünyanın kaç tur attığı önemsizdir.

 

Yükleme Politikaları

Seçmenler ve politikacılar, insanda genetik değişiklik olasılığıyla veya yabancı işçilerden kaynaklanan iş rekabeti nedeniyle bile soğukkanlılıklarını yitirirken, bir de tuhaf değerleri olan “makine insanların” getireceği iş rekabetini bir düşünün. Yükleme tamamen yasaklanabilir veya yükleme kopyaları yapmak son derece kısıtlanabilir veya yasaklanabilir. Kuşkusuz bir dünya devleti veya güçlü çok taraflı anlaşmalar olmaksızın, yüklemeler eninde sonunda bir ülkede geliştirilecek ve geçiş yalnızca geciktirilmiş olacaktır. Dünya devleti söz konusu olduğu durumda bile belki de gizlenmek için kriptografi kullanılarak yüklemeler ve kopyalamalar gizlice gerçekleştirilebilir.

Öte yandan, insanlar soğukkanlılıklarını koruyabilirse, onlara yüklemeye ve kopyalamaya izin verildiği takdirde bunun neredeyse herkesin iyiliğine olacağı açıklanabilir. Yüklemelere geçiş, sıradan kişilerin insan sermayesinin, eğitimlerinin ve para kazanma yetilerinin pazar değerini düşürecek olmakla birlikte yüklemelerin ve ötekilerin insan sermayesi, emlak değeri, şirket hisseleri vesaire de dahil olmak üzere tüm sermayenin toplam pazar değerini artacaktır. Bu nedenle, her bir kişinin potansiyel olarak daha iyi duruma gelebilmesini sağlayabilir.

Örneğin, yükleme-olmayanların çoğu, yüklemelere kredi veren şirketlerin hisseleri de dahil olmak üzere servetleri her bir sermaye biçimine yaklaşık olarak eşit oranda dağılmışsa ve yükleme ücretlerinin yeterince büyük bir kısmı bu kredileri ödemeye gidecekse, yükleme-olmayanların çoğu geçiş sırasında zenginleşecektir. Çok miktarda kopyalanan yüklemelerden biri olmadığınız takdirde bile, para kazanma yetilerinizdeki düşüş, başka kaynaklarla artan gelirinizle karşılanacaktır. Çalışmayı bırakmanıza karşın giderek zenginleşebilirsiniz. Yükleme yaparak ve kopyalamayı reddederek, pratikte ölümsüz duruma gelebilirsiniz.

Yüksek miktarda kopyalanan yüklemelerin kişi başına düşen varlığı azalabilir, ancak bu onların bakış açısından kötü bir durum olmayacaktır. Yaptıkları seçim, tek ve zengin bir kopyadansa, tıpkı serbest ve zengin bir yaşam sürmektense çocuklarının giderlerini kabullenen ebeveynler gibi, çok sayıda daha yoksul kopyayı tercih ettiklerine işaret eder.

Yükleme ücretlerinin büyük bir bölümü kredilere gidebilir mi? Yüklemeler arasında yeterince rekabet varsa ve yatırımcılar yasalarla fazla kısıtlanmadıysa olabilir. Örneğin, bir yüklemenin ailesindeki başka bir kopya borcunu ödeyebilecek durumda olmasına karşın ödemiyorsa, yüklemeye kredi verilmemesi bu tür davranışları engelleyebilir. Ancak bu seçeneklere yasalarca izin verilmesi gerekir.

Yükleme-olmayanların çoğu, varlıklarını yeterli ölçüde çeşitlendirebilir mi? Bunu sağlayacak, örneğin kişilerin gelecekteki maaşlarının bir kısmını yatırım fonlarından pay almak üzere kullanabilmesi gibi finansal kurumlar oluşturursak evet. Ancak son derecede çeşitlendirilmemiş gayrimenkul varlıklarını teşvik eden şu anki gibi vergi yasaları sorunlara neden olabilir. Ayrıca, kişiler, varlıklarını çeşitlendirebilecek konumda olmasına karşın bunu tercih etmeyip daha ileride politikacılardan bu hatalarını telafi etmelerini talep edebilirler.

Politikacıların, seçmenleri tarafından harekete geçmeye zorlandıkları takdirde, yüklemeleri ve kopyaları yasaklamaktansa vergilendirmeleri ve elde edilen geliri aksi durumda rekabeti kaybedecek kişilere vermeleri daha doğru bir yaklaşım olur. [14] Toplam varlık bu durumda daha yavaş artacak, ancak yine de yüklemelerin olmadığı durumdan hızlı olacaktır. Kuşkusuz burada kaybedenleri tanımlama sorunu ortaya çıkar; politik sistemlerin geçmişte sıklıkla kazan-kazan çözümleri bulamadığı olmuştur ve bu tekrarlanabilir.

Birkaç yüksek miktarda kopyalanan yükleme arasına girmesini sağlayacak değerlere ve becerilere sahip olanlara ne olacak? Burada birkaç talihli kişinin, eşit nitelikteki kalan kişilerin önüne geçtiği büyük bir eşitsizlik mi yaşanacak?

Sıradan beyinlerden yükleme beyin modelleri yaratma maliyeti, yüklemelerden kopya üretmenin yanında çok yüksek olduğu veya bilgisayar donanımları son derece düşük maliyetli olduğu için ilk yüklemeler bile son derece yüksek hızlarda koşturulduğu takdirde, ilk birkaç yükleme, sonradan gelenlere göre ciddi avantajlara kavuşabilir; ilk yüklemeler, yeni yüklemelerden çok daha deneyimli, düşük maliyetli ve yararlılığı kanıtlanmış ürünler olur. [15]Emek nişlerinin neredeyse tamamı, ilk birkaç düzine yüklemenin milyarlarca kopyasınca doldurabilir.

Yükleme konusundaki çalışmalar politik nedenlerle gecikse bile, bilgisayar teknolojileri gelişmeyi sürdürecek, kopyalama ve hızlı koşma maliyetleri düşmeyi sürdürecektir. Bu nedenle, yüklemeler ne kadar ertelenirse, erken benimseyenlerin avantajı o kadar artar; yüklemenin ertelenmesi, eşitsizliği düşürmeyecek, artıracaktır. Şu halde, yüklemelere olan geçişin daha eşitlikçi olması için yükleme teknolojisinin ilerleyişini hızlandırılması daha yerinde olabilir.

İlgili teknolojiler daha olgunlaşmış olacağından, geciktirilmiş bir geçişin ötekinden daha ani şekilde gerçekleşeceğiyle ilgili benzer savlar da bulunur. Ani geçişlerde, askeri ve öteki toplumsal dengesizliklerin tetiklenme riskleri ortaya çıkacaktır. Tüm bu başlıklar, yükleme geçişinin geciktirilmeye çalışılmasına karşı savlar oluşturur. [16]

Öte yandan kimi kaygıların aksine, yükleme geçişinin, geçiş hızı ve değişimden kaynaklanan genel risklerin ötesinde, belirgin askeri sonuçları var gibi görünmemektedir. Kuşkusuz, yakın zamanda yedeği alınmış askerlerin ölümden korkması gerekmez ve komutanları, deneyimlerin ve becerilerin değil yalnızca bedenlerin ve beyinlerin yitirilişi konusunda kaygılanacaktır. Ancak bu, yalnızca ucuz işgücünün askeri alandaki yansımasıdır. Saldırı maliyetleri ile savunma maliyetlerinin birbirine göre büyüklüğü veya uygulanabilir askeri büyüme hızına karşı ekonomik büyüme oranları gibi temel başlıklara ilişkin pek fazla bilgi sağlamaz.

Peki yüklemeler kredilerini ödemeyi reddederek ve öteki sermaye biçimlerine el koyarak zorla yönetimi ele geçirmeye kalkarsa? Karşılaştırmak için şu soruyu ele alalım: Ya öğrenciler, öğrenim kredilerini veya sosyal güvenlik vergilerini ödemeyi reddederek yönetime el koymaya kalkarsa? Veya şunu düşünün: Ya kısa boylu insanlar bu akşam ayaklanarak tüm uzun boyluları öldürürse?

Genel olarak tüm toplumlarda, birlikte hareket edebildikleri takdirde yönetimi zorla ele geçirmeye kalkışma olasılığı olan birçok alt grup bulunur. Ancak bu tür ayaklanmalar uygulamada nadiren gerçekleşir; kısa boylu insanlar, bu gece kalkıp tüm uzun boyluları öldürdükleri takdirde, haftaya da sarışınların öldürülebileceğini bilirler ve tüm bunların nerelere varabileceğini düşünürler. Kısa boylu insanlar toplumun birer parçasıdır; en yakın arkadaşlarının kimileri uzun boylu insanlardır.

Buna karşılık, coğrafi ve kültürel olarak ayrılmış alt gruplar arasında şiddet çok daha yaygındır. Komşu uluslar birbirleriyle savaşa girer; etnik azınlıklar, başka etnik gruplar tarafından yönetilen devletlere karşı ayaklanır; köleler ve şiddetli ekonomik ayrımcılığa maruz kalan başka sınıflar isyan eder.

Bu nedenle, barışı korumanın en iyi yolu, yüklemelerin topluma mümkün olduğunca dahil olmalarını sağlamaktır. Sıradan insanlarla birlikte çalışmalarına ve yaşamalarına, sıradan insanlarla etkileşime geçerken kullandıkları kurumları, kendi aralarında borç verirken ve satış yaparken kullanmalarına izin verilmesi gerekir. Yüklemeleri, öteki insanlar rahatsız olacağı için uzaya, denize veya tavan arasına hapsetmek yanlış bir yaklaşım olacaktır. Yüklemelere özellikle ağır vergiler getirmek veya birilerinin eşyası olan yazılımlar veya köpekler gibi insan olmayan köleler şeklinde yaklaşmak büyük hata olacaktır. [17]

 

Sonuç

Zekâyı anlamak ve tasarlamak son derece güç olduğu için küçük beyin birimleri oluşturma olanaklarına, insan düzeyinde YZ’den önce ulaşabiliriz. O zamana dek birçok şey değişmiş olacak, ancak yüklemelere geçiş son derece kökten değişiklikler getireceği için kimi sonuçlarını öngörmemiz olanaklıdır. Daha uzun öznel yaşam süreleri olabilir, zihinsel daha hızlı koşturulabilir; üreme daha düşük maliyetli, daha hızlı ve daha hassas hale gelebilir. İnsan emeğine halen talep olduğu takdirde, yükleme nüfusunda bir patlama yaşanabilir ve değerlerin Darwinci evrimi bir kez daha insanlık tarihine etkiyen büyük bir kuvvet haline gelebilir. Yüklemelerin çoğu, yaşam kısa ve güç olsa ve ücretler ciddi şekilde düşse de kısa süre içerisinde yaşama değer verir hale gelecektir.

Peki tüm bunlar sizin için şu an ne anlama geliyor? Kendinizin veya değer verdiğiniz insanların yükleme geçişini görecek kadar yaşayacağını düşünüyorsanız, kendinizin ve çocuklarınızın yeni alışkanlıklar edinmeyi öğrenmeye başlamanızı isteyebilirsiniz. Ücretlerdeki ciddi düşüşlerden daha az etkilenmek için varlıklarınızı çeşitlendirmeyi öğrenebilir, yatırım fonlarına, gayrimenkule vesaire yatırım yapabilir ve gelecekteki ücretlerinizi çeşitli oranlarda başka varlık biçimlerine yatırabileceğiniz farklı yolları değerlendirebilirsiniz. Çeşitlendirmeniz olanaklı değilse, daha fazla birikim yapmayı düşünebilirsiniz. [18]

Yüksek sayıda kopyalanan az sayıdaki yüklemelerden biri olmak isteyenlerin, sahip oldukları değerlerin ve becerilerin buna uygun olup olmadığını dikkatlice değerlendirmesi gerekir. Yaşam güç ve yabancı bir hale geldiğinde yaşamaya ne kadar değer verirdiniz? Yeni becerileri hızla edinebilir misiniz? Kendiniz gibi insanlarla geçinebilir miydiniz? Bu kişilerin ayrıca nasıl ilk yüklemeler arasında yer alabileceğini düşünmesi de gerekir. [19] Yüksek sayıda kopyalanan yüklemeler arasında olmak istemeyenlerinse, nesillerinin, toplam varlık ve nüfus içerisinde giderek azalan bir yer kaplayacağı, varlıklı ama marjinal bir soyları olacağı fikrine alışmaları gerekiyor.

Politik veya sosyal bir reformun parçası olduğunuz takdirde, yükleme geçişinin kabul görmesi, bütünleşmiş bir toplumun sağlayacağı yararlar için çabalayabilir ve herkesin kazanacağı sonuçlar elde etmek üzere gereken kurumların geliştirmesine yardımcı olabilirsiniz. Teknoloji araştırma ve geliştirme işleriyle uğraşıyorsanız, geçişin beklenmedik bir şekilde gerçekleşmesini önlemek üzere yükleme teknolojisinin gelişimini hızlandırmaya yardımcı olmayı düşünebilirsiniz.

 

Notlar

[1] Birçok YZ araştırmacısı bu fikre katılmayabilecek olsa da 9 yıllık YZ araştırmalarının ardından edindiğim izlenim bu şekilde. geri=>

[2] Fiziksel dünyayla pek etkileşime geçmeyecek –sözgelimi sözleşme avukatlığı yapabilecek– yavaş bir YZ için gereken donanımlara şu an pekâlâ sahip olabiliriz. geri=>

[3] Yararlılığın, kabaca boş zamanın ve tüketimin üslerinin çarpımı ve üretim miktarının kabaca emek ve başka sermaye çeşitlerinin üslerinin çarpımı halinde olduğu bir modeli düşünelim. Böyle bir model, geçtiğimiz birkaç yüzyıl boyunca kişi başına düşen varlık ciddi ölçüde artarken boş zamanın neden aynı ölçüde artmadığını ve boş zamanın neden yüksek gelir vergisi ödenen yerlerde ve zamanlarda daha fazla olduğunu açıklayabilir. Toplayıcı kabilelerdeki mevsimlik bol boş zaman, toplama verimliliğinin mevsimsel sınırlarıyla açıklanabilir. geri=>

[4] Roger Penrose, The Emperor’s New Mind’da [İmparatorun Yeni Zihni] kuantum kütleçekime getirilecek yerel-olmayan düzeltmelerin beyinde önemli roller oynayabileceğini ileri sürmüştür. Ben bunu son derece olasılık dışı buluyorum. geri=>

[5] Bunun kısa vadedeki uygulanabilirliği için bkz. [Merkle] ve kurgusal bir anlatım için [Platt]. geri=>

[6] En uygun olmayabilirse de uygulanabilir bir seçenek, içlerinden herhangi birinin eylemlerinden tüm kopyaları sorumlu tutmaktır. Ceza, para cezası şeklinde olduğu takdirde, kopya aileleri bu bağlılıktan kurtulmak üzere sigortadan yararlanabilirler. geri=>

[7] “Değerler” derken, tüm tercihleri, istekleri, ahlaki görüşleri vesaire kastediyorum. geri=>

[8] ABD’deki dini bir grup olan Hutterit’ler, bir yüz yıl boyunca aile başına ortalama 9 çocuğa ulaşmıştır. geri=>

[9] Bu borç orijinal yüklemeden veya başka herhangi bir kaynaktan gelebilir ve borcun riski sıradan bir krediye göre –ortaklaşa bir yatırım gibi– daha paylaşımlı olabilir. geri=>

[10] Bir arada hareket ederek ücretleri yüksek tutamayacak denli yüksek sayıda anlamında. geri=>

[11] Bu nedenle temizlik ve bakım gibi beden emeği gerektiren işlerin, programcılık işlerinden daha güvende olması gerekir. geri=>

[12] Bu ücretler, harcanan zaman değil üretilen ürün başınadır. geri=>

[13] Evrimin, dünyanın toplam varlığına dek doğrusal olan yararlılıkla birlikte, uzun vadede genel olarak risksiz değerleri tercih eder görünüyor. Bu, kısa ve bağımsız dönemlerde kabaca logaritmik dönüşleri olan değerlere işaret eder. geri=>

[14] Yükleme kopyası başına sayıldığında, bunun fakirlerden alınıp görece zenginlere verilecek bir vergi olacağına dikkat edin. geri=>

[15] Beyinlerini açma ve beyinleri üzerinde deney yapma izinleri daha kolay alınabildiği takdirde, ilk yüklemelerin çoğu pekâlâ kriyonik kullanıcıları olabilir. geri=>

[16] Buna karşılık, geçiş öncesi üretim becerileri yeni nanoteknolojik becerilerin çok gerisinde olmayacağından geciktirilmiş bir nanoteknoloji birleştirici geçişinin daha az ani olacağına dikkat edin. Bununla birlikte, önceden tasarlanacak nanoteknoloji aygıtları geçişi çok daha ani bir hale getirebilir. geri=>

[17] Benzer savlar, ayaklanabilecek YZ’ler için de geçerlidir. geri=>

[18] Aynı strateji, YZ’nin yüklemelerden önce geliştirilmesi durumuna hazırlanmanız için de geçerlidir. geri=>

[19] Kriyonik kullanıcıları, yükleme haline gelmek için açıkça izin vermeyi değerlendirebilirler. geri=>

 

Kaynaklar

K. Eric Drexler, Nanosystems , John Wiley & Sons, Inc., New York, 1992.
URL: ftp://ftp.parc.xerox.com/pub/nano/nanosystems.html

Robin Hanson, “Reversible Agents: Need Robots Waste Bits to See, Talk, and Achieve?”, Proc. 2nd Physics of Computation Workshop, 1992.
URL: http://mason.gmu.edu/~rhanson/reverse.html

Ingemar Hansson, Charles Stuart, “Malthusian Selection of Preferences”, American Economic Review, Haziran 1990, c. 80 no. 3. s. 529-544.

Alan R. Rogers, Evolution of Time Preference by Natural Selection, AER 84(3)460-481. (Haziran 1994)
URL: http://faculty.econ.ucdavis.edu/faculty/gclark/210a/readings/Rogers1994.pdf

Ralph Merkle, “Large Scale Analysis of Neural Structures”, Tech Report CSL-89-10, Xerox PARC, 3333 Coyote Hill Road Palo Alto, CA 94304, 1989.
URL: http://merkle.com/merkleDir/brainAnalysis.html

Charles Platt, The Silicon Man, Tafford Publishing, Houston, 1991.

Julian Simon, The Ultimate Resource, Princeton University Press, 1981.

 

Teşekkürler

Bu makale, Stuart Card, Hal Finney, Daniel Green, Josh Storrs Hall, Nancy Lebovitz, Hans Moravec, Max More, Jay Prime Positive, Mike Price, Marc Ringuette, Nick Szabo, and Vernor Vinge’in önceki taslaklara ilişkin düşünceli yorumları ve David Friedman, Keith Henson, Richard Kennaway, David Krieger, Tim May, Ralph Merkle, Perry Metzger, Mark Miller, Ravi Pandya, and Steve Witham ile önceden yapılan tartışmalar sayesinde daha iyi bir hale geldi. Bu tartışmaların çoğu Extropian e-posta listesinde gerçekleşti ([email protected]).

 

-oOo-

 

Bu yazı, Bilimvesaire.com’da Dr. Robin Hanson’un nazik izniyle yayımlanmıştır. Kendisinin akademik sayfasındaki daha birçok makalesine buradan ulaşabilirsiniz.