felsefe

Aristoteles Kimdir? (The School of Life) | Video

 

The School of Life, bu videosunda orta çağ boyunca yalnızca “filozof” olarak hitap edilen, büyük antik filozofların sonuncusu ve büyük bilim insanlarının ilki olarak görülen Aristoteles’in hayatı ve fikirlerini inceliyor.

 

İyi seyirler…

 

-oo-

 

Aristoteles, MÖ 384 civarında babasının kraliyet doktoru olduğu, eski Yunan Krallığı Makedonya’da doğdu. Daha sonraları, “usta”, “filozof” gibi bazı alçak gönüllü lakaplar edinerek kabul edilebilir bir biçimde etkili filozoflardan biri olma yolunda büyüdü.

İlk büyük işi, sonraları Bilinen Dünya’yı fethetmek için yola çıkacak Büyük İskender’e özel dersler vermekti. Aristoteles sonra Atina’ya doğru yola çıktı, bir süre Platon’la çalıştı ve yoluna kendi başına devam etti. Lykeion [Lat. Lyceum] adında küçük bir okul kurdu. Fransız liseleri bu girişimin onuruna adlandırılmıştır. Öğretirken veya fikir tartışırken etrafta dolaşmayı severdi. Takipçilerine “peripatetikler”, yani “gezginler” denirdi.

Yazmış olduğu çoğu kitabı, ders notlarıydı. Şeylerin nasıl işlediği konusu Aristoteles’i büyülüyordu. Bir piliç, yumurtada nasıl büyür? Mürekkep balığı nasıl mürekkep üretir? Kaktüs neden bazı yerlerde büyür, ama başka yerlerde büyüyemez? Ve en önemlisi bir insan hayatının veya tüm bir halkın iyi yönde ilerlemesini ne sağlar?

Aristoteles için felsefe pratik bilgelikle ilgiliydi. Dört büyük felsefi soruya yanıt aramıştır.

 

1. “İnsanları ne mutlu eder?”

“Nikomakhos’a Etik” adlı kitabında, insanların iyi ya da kötü bir hayatı olmasını etkileyen faktörleri bulmayı görev edinir. Bütün başarılı insanların belirli değerler, erdemler taşıdığını öne sürer. Fikri, bunların ne olduğunu kavramakta gelişmemiz, bunları kendimizde besleyip büyüterek, başkalarına erdemli bir şekilde davranabiliriz. Aristoteles’e göre on bir erdem vardır. Bunlar, cesaret, ölçülü olmak, özgürlük, mükemmellik, yücelik, gurur, sabır,doğruculuk, akıllı olmak ve alçakgönüllülüktür.

Aristoteles her erdemin iki meziyet arasında durduğunu fark eder ve iki zıt karakter özelliğinin arasında bulunmasından yola çıkarak buna “altın orta” der. Örneğin, Etik’inin dördüncü kitabında “Konuşmanın Erdemleri” başlığı altında fazla eğlenmek ve sıkıcı olmaktan bahsetmiştir. Ona göre iyi konuşmayı bilmek, iyi bir hayatın anahtarlarından biridir, bu yüzden insanların konuşma konusunda iyi ya da kötü olmalarının yollarını araştırır. Ona göre bazı insanlar başarısız olurlar çünkü oturmuş bir espri anlayışından yoksunlardır. Bu sıkıcı olma durumudur. Hiçbir şeye katkıda bulunamadığından ve her şeye alındığından herhangi bir sosyal iletişim için işe yaramaz birinden bahsedilir.

Fakat diğerleri espriyi yöntem olarak kullanırlar. Bir palyaço şakaya dayanamaz. Ne kendine ne başkasına saygı göstererek kahkahasının yüksekliğini kanıtlar ve zevkli bir adamın söylemeyi hayal bile edemeyeceği şeyler söyler. Erdemli kimse, bu bölgede altın emeldir: Akıllı ama aynı zamanda kibar.

Aristoteles’in tüm erdemleri emeller biçiminde çok fazla, çok az, ve tam kararında şeklinde tabloya dökmesi özellikle etkileyici bir durumdur. Hiçbir konudaki davranışımızı çabucak değiştirmemiz mümkün değildir, fakat değişim mümkündür. Aristoteles der ki “ahlaki iyilik alışkanlıkların sonucudur”. Zaman, pratik ve cesaretlendirme gerektirir. Aristoteles erdeme sahip olamayanlara kötü insanlar değil, talihsiz insanlar yakıştırmasını uygun görür. Onların azarlanmaya, hapse gönderilmeye değil, daha iyi öğretmenlere ve daha çok yönlendirilmeye ihtiyaçları vardır.

 

2. Sanat ne içindir?

Onun zamanındaki en etkili sanat trajediydi. Atinalılar kocaman açık hava tiyatrolarındaki halk festivallerinde kanlı ve korkunç oyunlar izlerlerdi. Aeschlyus, Euripides ve Sophocles ünlü isimlerdi.

Aristoteles “iyi bir oyun nasıl yazılır” el kitabı yazdı: Poetika. İçinde önemli ipuçları vardır. Mesela, kahraman için işler çok iyi giderken bir anda her şeyin berbat hale gelmesi “peripeteia” kullanmaya dikkat ediniz. Örneğin, Titanik’te Leonardo di Caprio, Kate Winslet’le beraber (güzel), gemi buz dağına çarpıyor (korkunç). Diğer bir örnek ise “anagnoresis”, kahramanın hayatının bir felaket olduğunu kavradığı bir dramatik aydınlanma anıdır.

Trajedi aslında ne içindir? Bu kadar insanın bir araya gelip baş karakterin başına korkunç şeylerin gelmesini izlemelerinin nedeni nedir? Örneğin, Sofokles’in Oedipus’undaki, yanlışlıkla babasını öldürüp annesiyle evlenen, yaptıklarını farkedince pişmanlık ve umutsuzluk içinde gözlerini çıkaran Oedipus’u buna örnek gösterebiliriz.

Aristoteles’in cevabı “katarsis”tir. Katarsis, kötü şeylerden arındığın bir tür temizlenmedir. Bu durumda, duygularımızı temizlemekten bahsedilmelidir; özellikle korku ve acıma duyguları etrafındaki kafa karışıklıkları. Burada bazı doğal sorunlarımız var: Taş kalpliyiz: Acıma duygusunu gerekli olduğu zamanlarda vermiyoruz. Ve abartılmış korkulara ve yeteri kadar korkmamaya meyilliyiz. Trajedi bize korkunç şeylerin iyi insanların ve bizim de başımıza gelebileceğini hatırlatıyor. Küçük bir kusur, tüm bir hayatın dağılmasına sebep olabilir. Bu nedenle hareketleri kötü bir şekilde sonuçlanan insanlara karşı daha fazla tutku ve acıma duygusu beslemeliyiz. Bu hayati gerçekler bize kolektif bir şekilde dünyevi, laik bir temel üzerinden tekrar tekrar öğretilmeli. Aristoteles’e göre sanatın görevi, hayat hakkındaki derinliğe sahip gerçeklerin aklımızda kalmasını sağlamaktır.

 

3. Arkadaşlar ne içindir?

Nikomakhos’a Etik’in 8. ve 9. kitaplarında Aristoteles, üç farklı arkadaşlıktan bahseder. İki insanın da eğlence aradığı zaman ortaya çıkan ana ilginin kendi zevkleri ve karşılarındakinin onlara sunduğu fırsatlar olduğu arkadaşlıklar bunların ilkidir.

İkincisi stratejik tanışıklılıktır. Bu arkadaşlıklarda insanlar birbirleriyle vakit geçirmekten yalnızca avantajları olacağı müddetçe hoşlanırlar.

Sonuncusu ise, gerçek arkadaşlıktır. Gerçek arkadaş, yalnız sana benzeyen değil, sen olmayan, kendini umursadığın kadar umursadığın biridir. Gerçek bir arkadaşın dertleri senin derdin, neşesi, senin neşendir. Bu seni, o kişinin başına kötü bir şey gelmesi durumunda daha kırılgan kılar, ama aynı zamanda güçlendirir de. Kendi düşünce ve endişelerinin küçük yörüngesinden kurtulup, başka birinin hayatının içine doğru genişliyorsun. Birlikte daha büyük, daha akıllı, daha dayanıklı, daha adil oluyorsun. Erdemlerinizi paylaşıp birbirinizin kötü huylarını yok ediyorsun. Arkadaşlık bize olmamız gerekeni öğretir ve hayatın gerçek anlamda en iyi kısmıdır.

 

4. Fikirler nasıl yayılır?

Çoğu insan gibi Aristoteles de en iyi argümanın her zaman kazanamamasından etkilenmişti. Bunun neden olduğunu ve bunun hakkında ne yapabileceğimizi gözlemlemek için çok fırsatı oldu.Atina’da kararların çoğu halka açık toplantılarda verilirdi. Genellikle agorada, yani şehir meydanında. Burada, konuşmacılar popüler düşünceyi yönlendirmek için birbirleriyle mücadele ederlerdi.

Aristoteles, izleyici ve bireylerin mantığa ve duruma aykırı düşen faktörlerden etkilenmesini kağıda dökmüştür. Bu delirticidir ve bir çok insan, özellikle de Platon buna dayanamaz. Pazar yeri ve popüler tartışmalardan kaçınırlar. Aristoteles ise daha hırslıdır. Halen kullandığımız retorik sanatını icat etmiştir: bu insanların seninle aynı fikirde olmasını sağlama sanatıdır. Düşünceli, ciddi, iyi niyetli insanların henüz farklı görüşlerde olanlara ulaşmak için ikna edici olmayı öğrenmelerini amaçlamıştır.

Zamansız bazı noktalara değindi, insanların korkularını fark edip rahatlatmasını bilmelisiniz. Meselenin duygusal tarafını görmelisiniz. Birinin gururu mu söz konusu, biri utanmış mı hissediyor, bunları göz önünde bulundurarak hareket etmeniz gerekir. Durumu komik hale getirmelisiniz çünkü insanların ilgi odağı kısa sürelidir. Ve fikrinizi hayata geçirmek için açıklamalar ve örnekler kullanmanız gerekebilir.

Biz Aristoteles’in hevesli öğrencileriyiz. Felsefe en pratik aktiviteye benzemiyor. Bu belki de bugünlerde Aristoteles’e yeteri kadar ilgi göstermediğimizdendir.

 

-oOo-