felsefe

Nietzsche’nin Üstinsan Kavramı Nedir? (The School of Life) | Video

 

The School Life, felsefe serisinin bu videosunda Nietzsche’ye ait “Üstinsan” kavramı inceleniyor.

 

İyi seyirler…

 

-oo-

 

Übermesch-Üstinsan-Superman konsepti felsefedeki en ilginç, en büyüleyici fikirlerinden biridir. Bu fikrin Friedrich Nietzsche’nin 1883’te yayınladığı: Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabında ortaya konduğunu görüyoruz.

İlk duyduğumuzda, aksiyon kahramanı Superman’den başka bir şey aklımıza gelmez, yaratıcıları tarafından anlatıldığı şekliyle “bir kurşundan daha hızlı”, “bir lokomotiften daha hızlı”, ve “bir zıplayışta uzun binaları atlayabilir”. Bunlar başlangıç için çok iyi noktalar.

DC Comics kendisine tüm mevcut insanlardan fiziksel olarak üstün birinin nasıl biri olabileceğini soruyordu. Nietzsche de kendisine çok benzer bir soru soruyordu; ama o psikolojik özelliklerle ilgileniyordu. Böyle Buyurdu Zerdüşt’te, Nietzsche evrimin bitmiş farz edilemeyeceğine işaret ediyordu. “İnsanlar primatlardan evrildi, ama, insana göre primat nedir?” diye soruyordu. Bazı açılarda, hayal gücü ve bilim gibi, açıkça bir şekilde atalarımızdan daha ilerdeyiz.

Peki geleceğin toplumu bize karşı nasıl üstün olabilir?

Nietzsche’nin karakteri Zerdüşt’ün görevi, üstinsanın -geleceğin daha üstün insanının- nasıl olabileceği hakkında kafa yormaktı. Nietzsche büyük oranda geliştirilmiş beyin gücü, akıldan çok karışık problemler yapma yeteneği, veya bir dili üç günde öğrenme ile ilgilenmiyordu. Daha çok, kritik bir düşünce deneyi geliştiriyordu: Şimdiki toplumdan psikolojik olarak üstün olduğumuzu varsaysak, nasıl biri olurduk? Bir insanın ideal hali nedir?

Ve çok şaşırtıcı ve büyüleyici bir cevap buldu.

Nietzsche’nin sorusunu cevaplamadaki stratejisi en hayran olduğu insanı tanımlamaktı, hayata en iyi yaklaşım tarzına sahip olduğunu düşündüğü insan, ve sonra bu insanı böyle yapan özelliklere konsantre olmaktı. Özellikle üstinsan olmaya en yakın insan olarak gördüğü Johann Wolfgang von Goethe’den etkilenmişti. Ayrıca Napolyon, Montaigne, Voltaire ve Jül Sezar’dan birkaç ipucu almıştı. Üstinsanların, inanılmaz ve bazen beklenmedik karakter özelliklerine sahip olacağı sonucuna vardı. Kendi değerlerini oluşturacaklar, bağımsız bir mantığa sahip olacaklar; “İnsanlar neyi takdir eder ve takip eder?” sorusunu sormayacaklar ve kendi yollarını çizecekler.

Üstinsanlar iyi şeyler adına bazı insanlara zarar vermeleri gerekebileceğini kabul ederler. Bazı stratejik durumlarda bencil olabilirler. “Mükemmellik” onlar için insanlığın çok tanrılı değerlere doğru yeniden düzenlenmesiydi -Goethe’nin değerlerine.

Üstinsanlar başkalarının başarıları nedeniyle asla dargın olmazlar; acı çekmeyi güzel şeylerin gerektirdiği bileşen olarak kabul ederler. Anlaşılmalarının zor olduğunu anlarlar ve bu nedenle, bazen yalnız kalabilirler. Zayıflara karşı kendi güçlerinin bilincinde olarak, nazik davranırlar.

Geleneksel standartlar nedeniyle sekste şeytani olabilirler. Mütevazı olmazlar, daha ziyade, kendi özelliklerinden dolayı keyifli olurlar. Toplumun düşünce tarzının kalkınması için kültürün pratik uygulanmasıyla ilgilenirler.

Nietzsche’ye göre biz, oluşturduğu listeye şaşıracaktık ve bazen şok olacaktık. Ona göre, geleceğin üstinsanlarının merhametli, eşitlikçi, rekabet karşıtı olmalarını, ve belki bilimde atılım yapmalarını bekleyecektik.

Ama Nietzsche başka bir şey iddia ediyordu: Mükemmel olmak bazı rahatsız edici özellikler getirebilirdi; ve ayrıca, mükemmellik, insanlığın kültürle günahlarından kurtulmasına ilgi duymaktı.

Üstinsan kelimesi, bizim neye evrileceğimiz konusunda düşünmemiz için kullanışlı bir kelime. Nietzsche’nin rehberliğinde, her birimizin, eğer kendimizin üst versiyonu olsaydık nasıl biri olmak isterdik sorusuna bir hissiyatı olmalıdır.

Üstinsan fikri kendi hırslarımızı saflaştırmamıza yardımcı olur.

 

-oOo-